GARİBAN’IN ÖLÜMÜDuvarları yıkık buz gibi evde Bir meçhule demir aldı Gariban Gözleri semada kaskatı gövde Sonsuz bir uykuya daldı Gariban Fark eden olmadı üç gün boyunca Oralı olmadı kimse duyunca Bir çocuk üzüldü ölmüş deyince Sanma köye matem saldı Gariban Yırtık bir ceketle örtüp yüzünü Muhtar ile imam çaldı gözünü Şalvardan yaptılar kefen bezini Bir sabah sessizce öldü Gariban Kışın öldü diye kızdı alayı “Hoca, defnetmenin yok mu kolayı?” İmam bile kısa kesti salayı Köylünün keyfini böldü Gariban Öldü de kurtuldu garip dediler Bir çaydanlık suyla ölü yudular Namaz için sal taşına kodular İlk kez önde bir yer buldu Gariban Namazını köyden beş kişi kıldı Ne partiden biri ne çelenk geldi Dört adam salını omzuna aldı Son deminde sultan oldu Gariban Mezar diye dar bir çukur oydular Tabut yoktu çula sarıp koydular Bir “Kul hü” okuyup üçe saydılar Fatiha’dan mahrum kaldı Gariban Öldüğünü köylü o gün unuttu Rüzgârlar ağladı taşlar yas tuttu Mezarında her gün bir baykuş öttü Alemde ne bahtsız kuldu Gariban Dünyada ne malı ne hırsı oldu Her ne dilediyse hep tersi oldu Yoksulluk bildiği tek dersi oldu Gören yok ne zaman güldü Gariban Gariban, bilmedik ne idi düşün Sormadık, var mıydı ekmeğin aşın Son gördüğüm günkü acı gülüşün Mülki’nin bağrını deldi Gariban 11.01.2018-Eskişehir Aslan AVŞARBEY (Mülki) |
Güzel bir Şiir okudum.
Yüreğinize sağlık