Hakikat kendini konuşturur
Yeryüzünün sinsi karanlıkları korkuttu beni
Bir tutam toprağı sahiplenenler hüküm sürdü Aynı ölçüde biçilecekti beyaz kefeni Neydi faninin dünya sebebi Çocukluğumun kirli elbisesini özledim Demin düşlerimin ezberindeydi Çekmecem eski püsküleri özledi Asla unutmadım bana aitleri .. İflah olmuyor yol kenarlarındaki gelincik katilleri Namlusu topuklarında ezmek için bekliyor Külfet gibi görüyorlar belki çiçekleri Mazeretsiz yeri göğü suçluyor öldürüyorlar hepsini Israr etmiyorum fikrin kat’iliginden Ümidimi kestim toz kırıntısı beklentimden Ne farkım var ölü gelincik çiçeğinden Korkarım yeryüzünün sinsi gecesinden Yine fısıltılı asi Şarkı dolaşacak genzime Düğümler izin vermeyecek söylememe Bir Neşat bozlağı tırmalayacak kalbimi Zihnim kalbim ardına bırakacak beni Nafile bu zengin dünyanın mahşer-i Yıkılmışken gerek kalmıyor ardı kıyameti Sefaleti paraya pula dönüştüreni Ezgisiz sevdada gör cenneti , cehennemi... Güneşlerin umuduna kanıyoruz tüm yalancı baharlarda İnandığımız yok vazodaki köksüz dallara Hakikat kendini konuşturur ıslanmış doğada ... Aybüke |