Huzura durup yine kaybolsam okyanusta Hangi seccade bana yol olur bu hususta Kılsan cismimi bende suya garkedip hemân Kalsa ebedi orda huzur içinde bu cân Ölmek değildir kastım, olmak mâşuk ile hem Kim ölümü zül sayar gâye vuslatsa mâdem Huzuru duyup yine, çıksam Yüce Katına Ne mutlu!Olabilsem yalnızca kul Zât’ına
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
*Huzura dair bir dem şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
*Huzura dair bir dem şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Özünde sayfalar dolusu yorum yazılacak dizeler Kul olabilmek evet Abdiyyet sırrına ermek, Allah kulu olmaktan daha üstün bir derece olmadığını anlamak. "Abdiyyet sırrı" ki, Rasûlullah Aleyhi’s-Selâm, Abdiyyet Sırrı sonucu olarak kendisinde olan Risâlet Sırrı’nın çok üstündeki bir kemâlâta sahip.
Muhyiddin-i Arabî, "Bildim ki, Abdiyyet mertebesinden daha üstün hiç bir mertebe yoktur." der. Burada kastedilen Abdiyyet; ilâhi Esmâ’nın gereklerini yerine getirmek sûretiyle, kulluğu îfâdır. Sadece kul olma şerefiyle şükrederek kulluğu yerine getirebilme güzelliği ve bundan nasibini alabilme saadetidir bu.
Hazreti Ali’nin dediği gibi; “Bir bölük halk sevap için Allah’a kulluk eder; bu kulluk tacirlerin kulluğudur. Bir bölük de Allah’a korkudan kulluk eder; bu da kölelerin kulluğudur. Bir bölükse, Allah’a şükrederek kullukta bulunur; işte hür kişilerin kulluğu budur’’
Âlemlere rahmet olan sevgilinin bile O’nun önce kulu sonra resulü olduğunu bilince; O’nun kulluğunun ne büyük bir şeref olduğunu akıl daha iyi anlıyor. Her şey söylenmiş aslında sadece idrak edebilmek düşüyor bizlere. O’nun esmâsına tutunmaktan, Sevgilisinin (O’nun izniyle) şefaatiyle şereflenmekten, Ve şükretmekten daha güzel başka bir şey geriye kalmıyor.
Finali özellikle çok güzeldi vâr olun Saygı ve esenlik dileklerimle
Harfsizce ve sessizce yazdığım şiirime devasa yorum yazan kaleme sırf sessizlik prensibimce sükût edip teşekkür etmemek hürmetsizlik olur. Ben az bilir yüzeysel söylerim Anlayanın derinliği kendindendir. Yazanın denizi kendi hayal ettiği ve yazdığı kadardır. Okuyan ise kendi okyanusunun ufkunda binlerce denizi sığdırır avucuna idrakinin genişliğince .
Özünde sayfalar dolusu yorum yazılacak dizeler
Kul olabilmek evet
Abdiyyet sırrına ermek,
Allah kulu olmaktan daha üstün bir derece olmadığını anlamak.
"Abdiyyet sırrı" ki, Rasûlullah Aleyhi’s-Selâm,
Abdiyyet Sırrı sonucu olarak kendisinde olan Risâlet Sırrı’nın çok üstündeki bir kemâlâta sahip.
Muhyiddin-i Arabî,
"Bildim ki, Abdiyyet mertebesinden daha üstün hiç bir mertebe yoktur." der.
Burada kastedilen Abdiyyet; ilâhi Esmâ’nın gereklerini yerine getirmek sûretiyle, kulluğu îfâdır.
Sadece kul olma şerefiyle şükrederek kulluğu yerine getirebilme güzelliği
ve bundan nasibini alabilme saadetidir bu.
Hazreti Ali’nin dediği gibi;
“Bir bölük halk sevap için Allah’a kulluk eder; bu kulluk tacirlerin kulluğudur.
Bir bölük de Allah’a korkudan kulluk eder; bu da kölelerin kulluğudur.
Bir bölükse, Allah’a şükrederek kullukta bulunur; işte hür kişilerin kulluğu budur’’
Âlemlere rahmet olan sevgilinin bile O’nun önce kulu sonra resulü olduğunu bilince;
O’nun kulluğunun ne büyük bir şeref olduğunu akıl daha iyi anlıyor.
Her şey söylenmiş aslında sadece idrak edebilmek düşüyor bizlere.
O’nun esmâsına tutunmaktan,
Sevgilisinin (O’nun izniyle) şefaatiyle şereflenmekten,
Ve şükretmekten daha güzel başka bir şey geriye kalmıyor.
Finali özellikle çok güzeldi vâr olun
Saygı ve esenlik dileklerimle
Elbruz.