ÇANAKKALENİN ARDI
Yanan yüreğini sol eli ile bastırdı.
Yatağından acılar içinde doğruldu. Bilmediği bir sebepten yüreği yanıyordu. Ellerini açtı yalvardı, yakardı Yaratanına. Vira bismillah deyip çalışmaya koyuldu. Ne kadar çalışıp didinse de. Yüreğinde ki acıları bir türlü geçmiyordu. Vakit namazlarında eli havada dili duada. Namaz sonrası kışladaki askerlere, Çorap, eldiven, bere, kazak ve içlikler örüyordu. Hatta zaman zaman parmakları şiştiği vakit. Durması gerektiğinin farkına varıyordu. Saf ve masum bir kalp ile. Her sabah olduğu gibi. Dualar etti Rahmeti Rahmanına. Ahmet oğlu Mehmet Yareni, yavuklusu, can yoldaşı. Asker olalı tamamı tamamına altı ay olmuştu. Ey Çanakkale kurbanın olayım, sahip çık diyordu Mehmet’ime. Gündüzleri yüreği ezile ezile mektup bekliyordu. Belki düşlerimde hasbihal ederim. Belki rüyalarımda görürüm diye Geceleri erkenden uyukluyordu. O gecede görememişti rüyasında. Ne kadar yüreği yansa da Cano Gelinin. Allah’a isyan etmedi, Sabırla karışık dualar etti, Vatan dedi, namus dedi. Tekbirle susturdu yüreğini. Cepheye, savaşa gitmemişlerdi. Köylerinden dışarı da çıkmamışlardı. Cano Gelinler, Satı Kadınlar, Nene Hatunlar. Çanakkale’nin gizli kahramanları onlardı. Mehmetçiğin nafakası giyimi kuşamı, Hatta gönül fabrikaları idi onlar. Evlerini idare ettiler. Yaşlı çoluk çocuğu idare ettiler. Ama en önemlisi namuslarına helal getirmediler. Canlarından bir parçaları şehit olduklarında. Ciğerlerine kan damlasa da. Dillerinde tek duaları vatandı, namustu, canandı onların. Yine bir sabah yine aynı acıyla irkilmişti uykusundan. Fakat bu acı yüreğini deliyordu. Gözlerinden gençliği, sevdikleri, hayalleri pervasızca geçiyordu. Göz pınarlarından yaş yerine kan akıyordu. Dilindeki duası Rabbine niyazıydı. Gözyaşlarını durdurmada kifayetsiz kalıyordu. Mehmet’i savaşa gideli altı ay olmuştu. Bir bebeği olacağından bile haberi yoktu. Bir yavrusu olacaktı, baba diyecekti. Babacığım deyip haykıracaktı dağlara. Cano gelin elini sıcaktan soğuğa sokmayacaktı. Saçını süpürge edecekti. Yavrusuna yavuklusuna, Acıları dinmemişti, yüreği yangın yeriydi. Komşuları ne yapsa kar etmiyordu. Hayli bir zaman sonra Ebe Ana, Bastonuna dayanarak, çıka geldi. Ortalıkta belirli bir süre suskunluk. Ardından Ebe Ana: Bir Mehmet’in gitti. Bari ötekine sahip çık. Hadi kendine gel. Az sabır az tevekkül. Gözyaşları kesilmişti ama yüreği kan ağlıyordu. Gözyaşları içine akıyordu yüreğini yararak. Ebe Ana Hatçe kadını gösterdi. Aha şehit anası, kocası şehit. Ayşe’yi gösterdi; yetim Ayşe’yi Taze gelindi kocası şehit olduğunda. Kocasından geriye bir hatırası bile kalmadı, Halime bacının kocası şehitti, yeğeni şehit. Sen haline şükretmelisin dedi Senin bir bebeğin var. Şehit Ahmet oğlu Mehmet’ten hatıra 18.03.2019 Muammer KARS |
Yetkin kaleminiz daim olsun...
............................................... Saygı ve selamlar..