Sen Benden Ne Bilirsin kiŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Yarım asrın hikayesi...
haritalarda çoğalan bir ömürdü çocukluğun
çileli ayak izlerini henüz bilmiyordu toprak sultan küpesi açıyordu annemizin saçlarında kulağımızda baba sesi mektuplar kurulan sofralar mıydı çocukluğumuz mu yetim kalan zağnos deresi taşırdı umutlarımızı horozlu şeker zamanları mektuplara çizili ellerimiz büyüdü, uzadı yolları kalekapı’dan her bayram baba yokluğunda annemizdi saçlarımızı tarayan bedenimizden büyük olsa da dünya umutlarımız vardı karanfiller açtı odalarımızda birer birer serpildik evimizin terasından baktık martılara bir zaman çocuksu umutlar kondurup annemizin saçlarına elinden tuttuk babamızın ürkek bir uzaklıkla oyuncakları elinden alınmış çocuklar gibiydik bir kız kardeş sıcaklığında yalnız kaldık kendimize ellerimiz toprak kokarken nar çiçekleri açardı yüreğimizde kapı ardına süpürdük çaresizliği dereler kurudu köyümüzde yüreğimizi çalan esmer gölgeler anne acısı dökülen saçlarımızla topluyoruz rüzgarları çocuklara, torunlara gönderiyor bizi eşlerimiz söyle hayat ‘sen benden ne bilirsin ki’ |