BİR DÜŞTÜM PİR DÜŞTÜM AŞKA...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın İstanbul’un ellerinde tatmak ölümü Mısraların gazabında tetikleyen aşkı Her sunumu ayrı bir rahle Fıtratın uzandığı günü birlik her duygudan Firar etmiş sakil ve serkeş haznesinde evrenin Uyutulmuşluğun gördüğü kâbuslar… Rafine yüreklere mahsus heceler Sözüm ona mutluluk Aslında içimde bir yeis Adanan her veda bir içimlik şiirler gibi Efkârın bam telinde nöbete duran o ikramı Beyhude geçişlerde yüreğin aşkla imtihanı. Ve ansızın çöken geceye Habis bir ruh: Feraha çıkmak adına surelerin inisiyatifinde Andığımız kadar rahmeti Alt ettiğimiz belayı, husumeti. Makberin çağrısı mı ne bu sessizlik? Oysaki az evvel giyinmiştik neşeyi Vuku bulan coşkuyu pay ederken gün ve gece. Durulmuştuk hem de nasıl; Peyda olan o uğursuz güruha bir baş kaldırıp Savunmuştuk acılarını mazlumun Üstelik tek karede seyredilen bir zafer gibi Hele ki evrenin neferi her masum yüreği de Kucaklamıştık teker teker Aşkın gıyabında savrulan özlemi Methiye niyetinde savururken bunca yetim heceyi Af dilemiştik Buyur edip masumiyeti Heceleri daha da bölmüştük küçük ihanetlere. Devranın ayak sesiyle Aşkın inhisarı büyürken Dağlanmıştık Dağları devirip Hayıflanmıştık, Neden biz, diye. Şimdimizi uyuttuk da sarıldık dünümüze; Yarına Allah kerim, diyenlerin Her duası nasıl da muteber Ezilenin dilinde Bir de yansıyan şu ışık yok mu? Dinginliğin sunumu; Sıfatların garez olduğu yokluğun da tapusu Elzem kılınmış bir kez Mahremin koynunda. Teyakkuzdaydım bir vakit: Elzem bir vaktin de tan zamanı Tam da zamanı demişti şair Şafağı atan her haliyle gecenin de muhatabı Bir kuruntuyu giyinmişken hikâye niyetine. Mahremdi ön yargılar ve pervasız Aslında her vazgeçişti Sahibine biat Bir düş’ün bir de düşmeye görsün Aşkın her hali Şiire özenip de Şiirdi yoldan çıkaran evreni Sanki muhafız alayı imgelerdi çağıran Ve ağlayan o düş pınarı. Kanatlarım çıkmadan uçtum ben, Dedim anneme. Sev, kızım sev sen yine de Demeyi öğrendiğimi bir mersiye Annemin dilinde şakıyan hece hece Her öykündüğüm rüyayı Şiir sandığım Ve şiiri giyindiğim Bir de sanmadığım sanrılarım Şiir tadında bir buket hüzünle serilmişken Gönül rahleme. Kolladım zamanını mutluluğun: Eremedim. Kollamadan aşkın fıtratını Eridim de eridim. Bir de matemimden vazgeçemedim Ve sevmekten Ve payıma düşen acının nasıl da dinmediği Ve dinmeyeceğini öğrendiğim büyüklerimden. Sorularım vardı muhatabım olmayan Almadığım cevapların da efkârı Basmışken yanaklarımı al al Kırmızı idi sırdaşım Ne de güzel ay yıldızlı bayrağım. Bir düştüm pir düştüm aşka: Bir mil çektim yorgunluğuma Bir de mimlenmiştim hiç uğruna. Sonramı sonraya sakladım: Akladım da ne oldu içimdeki siyahı Rüştünü ispatlamış bir şiir olmayı diledim de ne oldu? Ne mi oldu? Ne siz sorun İsterseniz bir sonraki şiirde de Dile geleyim Dize gelen acılarımla dinginliğin sunumu Her satır arası. |