KARANLIĞA İSYAN
Düşmüşüm kör kuyuya,çürük fikir urganı
Can çekişir çaremin,her bir aza organı Örtmüyor acıları,sarhoşluğun yorganı İndirdim yelkenleri, dertlere demir attım Bir hüzün gayyasına düşüp battıkça battım İhanet eder düşler, her biri alçak gibi Acıtırlar durmadan,saplanıp bıçak gibi Sabahlarla yüzleşmem, kaçarım kaçak gibi Ölmeden ölümlerin, meçhul tadını tattım Bir hüzün gayyasına düşüp battıkça battım Yağmurlarım kesildi,bulutlarım küsüyor İkide bir eşkıya, kabuslarım basıyor Baharlar çoraklaştı, bülbüllerim susuyor Kaçtığım denizlerde,fırtınayla yan yattım Bir hüzün gayyasına düşüp battıkça battım Esme ey efkar esme,hayallerim üşüyor Her esişte dalımdan, bir yaprağım düşüyor Can alıcı kuşlarım, başıma üşüşüyor Artık körpe aşkları, bit pazarında sattım Bir hüzün gayyasına düşüp battıkça battım Yalancı ışıklardan bıktım bak ey güneşim Kahreden geceleri,katlet yak ey güneşim Her bir köşe kuytuma,lütfet ak ey güneşim Gönül kapılarımı karanlığa kapattım.. Bir hüzün gayyasına düşüp battıkça battım GÖNÜL DOSTLARINDAN İNCİLER -------------------------------------------------------------------------------- ŞATAFATLI BİR ÖMRÜN ZEVKİ SEFASI BOLDU UYAN EY SEN GAFLETTEN,BELKİ DE VADEN DOLDU DÜNYA MALI PEŞİNDE GENÇLİĞİM HEBA OLDU KENDİMİ HİÇ SORMADIM KÖR TALİHİME ÇATTIM BİR HÜZÜN GAYYASINA DÜŞÜP BATTIKÇA BATTIM.................İBRAHİM KARAÇAY Kara bulutlar gibi çöktü üstüme hüzün Kaybetmişim yolumu yollar ince ve uzun Hiç anlamı kalmadı ne baharın ne yazın Yüklendim dost derdini kendi derdime kattım Bir hüzün gayyasına düşüp battıkca battım.............................VARSAYALIM Rüzgârım sert eserdi, karanlığı görmezdim Hayat ebedi değil fani imiş bilmezdim Bilsem, şimdi güneşi çağırıyor olmazdım Bir ömür gelip geçti, hep kendimi aldattım Bir hüzün gayyasına düşüp battıkça battım........................varol |
Üstadın şiirlerini gerek teknik, gerek ahenk, gerek anlam olarak hayran olmadan okumak ne mümkün.
Çağıltılı ırmaklar gibi akıp geçer fakat, sesindeki anlam ruhumuzdan gitmek bilmez.
Şiirde, bir hüzün dalgası baştan sona okuyucuyu sarıp sarmalıyor.
Duygular o kadar içten bir dille aktarılmış ki, asla kurgu değil bu diye düşünüyorum.
Şiir boyunca hüznün her halini izliyoruz.
Son beşlikte "güneşim" diye hitap edilenin bir sevgili olduğu düşünülebilir.
Şair ona "yalancı ışıklardan bıktım bak ey güneşim" diye sesleniyor önce.
Sonra da onu "kahreden geceleri yakmaya" ve "her bir köşe kuytusuna akmaya" davet
ediyor.
Bu sevgilinin yüce Yaratan olduğunu sanıyorum ben. Çünkü "gönül kapılarımı karanlığa kapattım"
diyor şair.
Tüm anlatılanlar acı ve hüzün. Tek çıkış, tek gerçek ışık "O" şüphesiz.
Üstadın pek çok şiirinde bu ana temayı görmek mümkün.
Tüm kâlbimle katılıyorum düşüncelerine.
Özel seçkiyi fazlasıyla haketmiş şiir.
Teşekkürler, saygılar değerli üstad.