SEDİR AĞACI KADINLARI
SEDİR AĞACI KADINLARI
Kurban verildi kuş tüyü hayaller yataklarda, zamanın gümüş yalnızlığı gülüşlerin geçti ırzına buse tınılar, ruhun atlaslarında git gide yolunu şaşırmışken, Sedir ağacı kadınları, alacaklı aşka inanmışlığın dergahında..... Ana rahmindeki bekaretler, şehvet denilen kör kuyularda, cılız soluklar, içlerindeki direnişleri kuşatmakta kıyamet denilen yaşam, yılkı atları bir bir tökezletirken sedir ağacı kadınları, sahte sevişlerin alacakaranlığında..... Yeşili çalınmış gözlerdeki agır nağmeler darda keyiflerin kalın izleri, bedenlerinde ığıl ığıl kazınmakta tan yeri kızıllığı, soguk ellerin avuçlarında bogulurken sedir ağacı kadınları, ağlar üç kuruşa satıldıgı buz odalarda.... Geciken kırkindiler, üzüntüleri serinletmez sınır boylarında eprimiş boşluklar, her dokunuşun ardı cinnet sabahlarında hal keyfiyetin yalazları, bedenlerini bir bir kavururken, sedir ağacı kadınları, tanrısal acılarda benlik kavgasında..... Söyle hayat, sedir ağacı kadınları, hangi yoldan kavuşurlar gökkuşagına ? Söyle hayat, sedir ağacı kadınları, ne zaman aklanır aldandıkları oyunlarda...? ŞAİRE ARZU GÜNAL |
yürek coğrafyasında kendi gökyüzüne göçebe kaldı insan
aşk ocağında tam pişmeden kendi acılarına ham kaldı insan
acıları yudum yudum bardak bardak içse de kar etmedi etmez
merhamet acımak değilde acıtmamaktır bunu anlamadı insan