”ŞAİR-ÜS SAGİR” SÜLEYMAN EL-İSA’YA KASİDEŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Suriye’nin başkenti Şam’daki evinde 2009 Kasım’ında tanışıp saatlerce sohbet etme olanağı bulduğum ve Asya -Afrika Yazarlar büyük Lotus Şiir Ödülü sahibi olan ve Nazım Hikmet, Aziz Nesin, Pablo Neruda, Jean Paul Sartre gibi pek çok sanatçının da yakın dostu olan rahmetli Süleyman_el İsa’nın aziz anısına adanmıştır.
I Tutkudur sırrı genç kalmanın bir sevgilinin penceresinden Ayrılıktı yücelten Leyla’yı, o büyük özlemdi Mecnun’u mecnun eden. Cüzzamlı bir gizemdir Antakya Kharon’dan beri Bir ucu cennetse şehrin boydan boya, bir ucu da cehennem. Kimlere yar olmadı dağları Antakya’nın kimlere, Saint Simon, Saint Pierre ve Cemil Hayek ahvalinden Asasıyla yardı Akdeniz’i Musa bu sahilde, Samandağ’da, İsa’nın nefesi karıştı Ali ve Muhammed’inkine birden. Bundandır kardeşliği bu şehirde yetmiş iki milletin Ne mazlum vardır kitabında bu güzel şehrin ne zulmeden. Halis sevgidir Habib-ün Neccar, sokaklar daraldıkça gönlüm ferahlar Umuttur, umuda açılır; her kapısı ayrı bir din, ayrı bir erdem. II Coştu Asi yine ey şairim, geldin diye o coşkun sevginle “Şair-üs sagirsin” Antakya’da ve hâlâ o çocuksun Asi’de yüzen Genç yaşta ermişsin sırrına bu karmaşık dünyanın Sermestsin Ömer Hayam’ın şarabından ya da hâlâ ayık bir rubaiden. İmr-ül Kays ile yarışır şiirin, Suk-ı Ukaz’da Anter’le hatta Çıkıp gelmiş çocukluğun yine bir baharla o gazelden. Kanın karışmış Asi’ye boz bulanık, sevdalı Yangınlarda sessizce kanar yüreğin, tek sitem etmeden. Bilirim kahrını ben de özlemin, kimsesizliğin İhanet puştluğu acılardır insanı insan eden. Minnettarız küçük şair, mahcubuz biraz da sana Sevginle arındık geç de olsa eski nankörlüğümüzden. 64’te gelmişsin köyüne telaşlı, ürkek ve şaşkın. Bağışla karşılayamadım diye seni, o zaman bebektim ben. 45 yıl sonra tanıştık anadilim gibi sıcak Dimaşk’ta Karışık bir hüzünle doldu yüreğim ayrılırken evinden. Nazım’la, buluştum, Neruda’yla Moskova’da sayende Ruhlarımız karıştı Asi’ye, kalkıp Hazar Denizi’nden. Muallakat-ı Seba’dır Antakya şiirlerin kalbimde Sun bize sözcüklerin büyüsünü “El-Hanin” dolu yüreğinden. İstanbul sevdanı anlat bana, Pierre Loti sevgisini Nazım’ın sımsıcak öfkesini akşamları Eyüp Tepesi’nden. Florya’da sonsuzluktun, Ayasofya’da efsunlu şiir Bazen bir dost eli sımsıcak, bazen de kavga adamı bilmeden. Üzülme şairim, bir damladır insan ömrü okyanusta; Ne erken gelmişiz bu dünyaya ne de geç bu yüzden. III Ah şairim! Hep talihsizim ben, görüyorsun bu konuda; Hep geç tanırım güzel insanları, ve bunun ilki değilsin sen. Dilden dile, gönülden gönüle Asi misali Yaşatır Antakya’n ateşli yüreğini söndürmeden Kaç şehrin görünen yüzüdür Antakya şimdi, kaç medeniyetin Biliriz ki ki izler var gönlünde ve güzellikler hepsinden. İnsanlıkla beslendik, sevgiyle; kardeşçe bu toprakta Süleyman El-İsa’lar ölmez bütün tanrılar ölmeden. (ADANA, 21.07.2010) Nuri SAĞALTICI |