12
Yorum
47
Beğeni
0,0
Puan
1953
Okunma
sen yoktun
ve ben kendi adını unutan kimsesizlere özenip
her gün doğumunda rüzgara fısıldadım ismini
kendimi sonsuz bir masalın doğurganlığına hapsettim
kalbimin ıslaklığı gözyaşımı kaynatırken
durma dedim, ihtiyarlayan gözbebeklerime
-ağla
benliğim
sonu gelmeyen bir boşluğa bıraktı kendini yeniden
ağır kanamalı
emeklemeyi yeni öğrenen gülüşlerim
ki gördüm gözlerinin kahvesine bürünen celladımı
lakin boş yere uğraşmasın
her bir kaldırım
taşıyamaz benim cesedimi
solumaya korktuğum
bir tutam kokun var halâ ciğerlerimde
senli hatıralarım
ve kaydı tutulmayan şiirlerim
sen yoksun ama
yaşamaksa
yaşıyoruz en acılısından hayat denilen düzeni
gölgesine tedirgin kalan yıldızlar
yitikliğime savaş açan gürültülü kalabalıklar
ve göğsümün çığlık çığlık serzenişleri
ellerin
tüm ihtişamını çekti üzerimden
uçmuyor artık gökyüzünün mavisine martılar
genzimi delip geçiyor tütün sarısı
ki bilemezsin sen
soluğumun ne kadar yarım kaldığını
ay ışığını da yorgan ettim yokluğuna uzun zamadır
güneşi bile uyuttum
-büyüdüm galiba
vakit çok hızlı geçmiş ömrümden, bilemedim ayarını
susmak istiyorum bazen kırgınlıklarıma
ama susarsam
parmak uçlarımın yalnızlığında kaybolursun diye korkuyorum
mevsimlere öfkelenmenin yararı yok kimseye
gün geceye kavuşmadan
öpmeliyim toprağı güzelliğinden
ve annemin
beni tekrar doğuracağı günü beklemeliyim
kuzeyinkızı/boşluk