Boğazlanırken İnsanlık
BOĞAZLANIRKEN İNSANLIK
Kapılar aralanır, gölgeler düşer, Gönül otağıma oturur acı. Dil susar göz konuşur, Bakışlar donuklaşır. Bir acı feryat tır dolanır dillerime, Esmer saatlerin hükmü başlar yeniden, Mazim karışır istikbalime düşünce loşluğunda. Zonklar beynim insanlığa vesselam. Yerelden evrensele bir yelpaze çizer gönül pergelim. Mahmur gözler uykusuz kalırda neylersin. Nemlenir göz bebekler, taşa kesmemiş yürekler ağlar da ağlar. Yurdundan sürgün yemişlere değmez mi birkaç üzüntü. Kapkara levhalara yazı yazılır bugün. Kurşun griliğinde efkârını dökersin sayfalara. Şiir lay lay lom dan alır seni, Leylim leye sürükler, Bir inilti dökülür dudaklardan, Binler ağıt yetmez dinmeyen mezalime, İnsanlık alçalır en derine, Arzuhaller gönül otağından yükselir göğe. Kapanır gülümseyen kapılar, Sökülür direkleri otağın, Çarıksız ayaklardan kam damlarken yüreklere, O yedi düvel durduramaz doğurduğu piçini. Fitiller ateşlenir, her taraf toz duman, Her yer çöl ve umman, Kul uyanır derin uykularından, Bu yaşanmış bir rüyamıydı, Yoksa tevili bi kabil bir hülyamı. Hayatlar sönerken, Zalimlik alev alev tutuşur serpilir. Haklı susar, Hayâsızlık konuşur. Ve kapanır mazlumların dünya defteri. Kalpleri mühürlenir zalimlerin. Sözleri ve duaları çarpılır yüzlerine, Hiçbir dilekleri yükselmez Hak katına Alçakların Tekbirleri iade edilir kabulsüz. Her iki cihanda nasipsiz ve nesepsiz, Ve vicdan araladığı kapıdan Gördüğü manzaranın ürpertisi içinde, Usulca kapatır aralık kapıları. Ümit söner uzar durur kıyametin saati, Kapanır mahşeri vicdan, geride kalan İsmail’den öte boğazlanmış bilmem kaç insan. Şiir Atila Yalçınkaya 28.09.2014 |