YALNIZLIK RÜZGARI
serin yeller esiyordu ayaklarımızın altında
nefesizim donuyordu her kelimemiz soğuk çıkıyordu yuvasından yanlız bir çam ağacına sığınmıştık ayaklarımızın altındaydı şehir soğuktu kimsesizdik inandığımız hiç bir şey yoktu o anda orda yanlız bir çam ağacına sığınmıştık dallı budaklı saklıyordu bizi gözlerimiz öpüşüyordu günahtı ayıptı donan dudaklarımıza ihanetti adı her neydi bilmiyorum sulu gözlü bir kentin kurak çıkmazındaydık bir çam ağacına sığınmıştık ellerimiz üşüyordu göğsümüz sımsıcak dokunmadık soğudu ayaklarımızın altında akan bir dünya vardı uyanmış ve uzun serüvenleri olan. arabalar tramvaylar otobüsler... otobüs duraklarında yanlızlığını dişlerinin arasına sıkıştırmış bir kalabalık ve bir yerlere yetişme telaşı halbuki biz oturuyorduk ya bizim dışımızdaki hayat çok uzundu yada biz kısa cümleler kurarak yaşıyorduk yanlız bir çam ağacına sığınmıştık eksiktik eksildik... |