gidişyaşadığı şehre sürgündür her insan kelepçelidir eli kolu dibinde beklediği akasya dallarına orada sevmiştir orada ayrılmış diğer dünyaların altında kalmıştır bazen soğuk sinema salonlarında başka şehirlerdeki sevdaların nasıl varır ki farkına gitmesine gider de oralardan gece olmadan ışığı sönen beldelere üfleyen olmaz karanlıkları bir türlü gelmez sabah ilan edilir kanıksanmış yalnızlıklara payitaht çektiği acılara taliptir insan gün gelir; ağlarsa ağladıklarına beyaz bayraklar diker ulaklar o şehrin burçlarına ve tadı kaçar acıların yakaladığın zaman yandın demek bitmiştir artık varmaların hoş geldin ferman-ı sürgün artık anlamı var mı o şehr-i kadimde yaşamanın yanmalarına taliptir insan bir acemi körükçüye düştük ne köz olduk ne köseği en kurusundan ver odunların süphan kömür saçlarla geldik bu şehre yüzümüz mü var pamuk tarlalarıyla gitmeye ankara kasım |