İkindi Rubaileri-34
ÖLÜMSÜZLÜK KAPISI
Eser bir deli rüzgâr, yıkılır ten yapısı Ölüm sonsuza hicret, ölümsüzlük kapısı Bedene can veren ruh, kafesten uçar bir gün Dünya kula mülk değil, yok hayatın tapusu CAN ORUCU Acılar yuva yapar namluların ucunda Güller tebessüm eyler ölümsüzlük burcunda Her insan yalnız ölür, bozulur can orucu Hüzünlü bir ay doğar, o ipekten saçında ÖLÜMSÜZLÜK TAHTI Gün gelir herkes susar, konuşur suskun ölüm Ne varsa tuz buz eder, hayata küskün ölüm Ruh yükselir ölümden, ölümsüzlük tahtına... Yürekteki sızıyı eylerken teskin ölüm ÖLÜM ARABALARI Ölümsüzlük membaı, yeniden doğuş ölüm! Hakikatin çırası, zulmeti boğuş ölüm! Kulu sonsuza taşır ölüm arabaları Yaradan’dan kuluna ilâhî bağış ölüm SIĞLIKTAKİ DERİNLİK Ölüm temmuz ayında gölgedeki serinlik Tebessümle yıkanmış yüzlerdeki şirinlik Fâniliğin sonsuzla buluşmasıdır ölüm Kulların son şarkısı, sığlıktaki derinlik IŞIĞA VARMAK Karanlık gecelerden ışığa varmak ölüm! Beşerin yarasını bekâyla sarmak ölüm! Sonsuz bir hayat vardır ölümün ötesinde Muvakkat bir hayatı sonsuza karmak ölüm! M. NİHAT MALKOÇ |
Şiiriniz çok güzel ve akıcıydı, Kutluyorum...
Yetkin kaleminiz daim olsun...
............................................... Saygı ve selamlar..