İşte budur gardaş hâlimiz bizimMevlâ’ ya varmayı dilerken gönül, Dünyaya bağlanmış yolumuz bizim. Çalıya sevdâlı bir garip bülbül, Boşa çırpınıyor solumuz bizim. Hep kendine yonmak bugün çok makbul, Düşmüşüz bir sele, sonumuz meçhul, Gözü doymak bilmez, şükürsüz bir kul, Epey uzar olmuş kolumuz bizim. Hedefimiz hanlar, hamamlar olmuş, İşimiz, aşımız hileyle dolmuş, Değerimiz kayıp, insanlık solmuş, Yalanlar söylüyor dilimiz bizim. Sevgiyi saygıyı hepten unuttuk, Kul hakkı demedik, geleni yuttuk, Şeytana yol verip, yerini tuttuk, Budandı, dürüstlük dalımız bizim. Kurbağa krallık kurmuş bak gölde, Gündüzü ay gibi, gecesi zül’ de, Ne Leylâ’ mız Leylâ, ne Mecnun çölde, Naylondan türedi gülümüz bizim. İyilik maskesi takınmış yüzler, Ele talkın verip, kendini gizler, Bal gibi dildeki söylenen sözler, İşte budur gardaş hâlimiz bizim. Toprağa dönecek yüz de kalmadı, Bahar diler iken, güz de kalmadı, Daha diyeceğim söz de kalmadı, Ortadan kırılmış belimiz bizim. 24 Aralık 2017 Mustafa Usta |