ALIN/TIserbest bırakın zamanı ne kuma gömün ne camdan bir semaya hapsedin kalıcı bir kış çökmüşken saçlarıma bırakın oynaşsın alnımın yapbozunda güneşin sarışınlığını dolasın boynuna di li geçmiş bir kuş sürüsünü takıp peşine nere istiyorsa oraya varsın kayıp rakamlardan kurtarın eczasız harfler dökmeyin üstüne kağıtlara çentiklemeyin hancerlemeyin tam ortasından bölmeyin ikiye meryem bir oğlan çocuğu doğurdu diye yıldızlar tutuşup ateşler dökünce dünya ağzı suskunluğun yanağında bir fısıltı çölünü geçecek aşk kendi adını tekrar ederek gölgeden küheylanlar koparacak ipini içimize düşen alevden kimyanın erimiş umudu damarlarından emince hayat taş heykellerin cebinde gizlediği bir sırça gülüş olacak zaman dedesinin gözünden geçip torununda ışıyacak gün yok bir resmin renklerinde biz çoktan gitmiş olacağız geride bırakıp donmuş bir fırçayı 27 aralık 18 ali rıfat arku istanbul |
yıldızlar tutuşup
ateşler dökünce dünya
ağzı suskunluğun yanağında
bir fısıltı çölünü geçecek aşk
kendi adını tekrar ederek
gölgeden küheylanlar koparacak ipini
içimize düşen alevden kimyanın
Aşkın kimyası ayrılıklar üzerine kurulu değil midir hep.
Kavuşmalar olsaydı Aşk ne kadar Aşk olurdu bilinmez...
Çok güzel betimlemelerdi. Tebrikler kaleminize. Saygılar...