GÖNÜL DAVASI
Kör kütük sarhoşum dilime değmedi içki
Söyleyin hele bana bu ne yaman çelişki Bu bir oyun mudur, yoksa gaflet şarkısı mı Hiç giymediğim, bir kızılın parkası mı Gökte ay derman olamamış derdime Asırlardır bir an bile gelemedim kendime Nice kamların duası ensemden eksilmemiş Yaratan bu millete dermansız bir dert vermiş İliklerimde hissediyorum sebepsiz acıları Her gün duyuyorum namus âbidesi bacıları Bu ses, bu çile, bu gam nedendir Tanrım İnanır mısın, bu dünyayı kendime tamu sandım Ulaşamadım, geldiğim Ulu Altay Dağlarına Öz yurdumun balta girmemiş güzel bağlarına Boynumda varken saf demirden zincirler Boğazımdan nasıl geçsin helal olsa da incirler Gün yakındır, bir titreyiş kendini gösterecek Üç yüz milyon el ele verip cihanı titretecek O eller ki senelerdir kahpece kelepçeliydi Kilit tutmaz, boyun eğmez, bu millet tehlikeliydi. Bu bir gönül davası, gönülsüzler anlamaz İdrâkı dar olanı, bu dava bağlamaz Tanrı zor sınava, eşsiz mükâfat verir Belki demirden dağlar yeniden eriyiverir! |