KARDELENLER - SARIKAMIŞ DESTANIŞiirin hikayesini görmek için tıklayın 22 Aralık 2018 Sarıkamış Harekatının 104. yıl dönümü. Allahuekber Dağlarında bu vatan için donarak şehit olan atalarımıza ne yazsak az gelir. Ruhları şad olsun, mekanları cennet olsun inşallah.
Bu destanın hikayesi: Sarıkamış Ağıtı Türkiye çapında ünlüdür. Kimler söylemedi ki bu ağıtı. Avşar Ozan besteledi onu. Ardından Merhum Aşık İmami, sonra Gülahmet Yiğit, Musa Eroğlu ve daha niceleri. Ağıtı yakan Zalha Hatun aslen Andırın ilçesinin Çiçekli Mahallesindendir. Avşar gelinidir. Üçü kız dokuzu erkek tam 12 çocuk anasıdır. 1860’lı yıllarda iskan kanunu çıkınca Zalha Hatun sülalesinin bir kısmıyla birlikte günümüzdeki adıyla Pınarbaşı’na (o zaman ki adıyla Aziziye) yerleşir. Adı ağıtta da geçen kızı Eşe Hatun Andırın ilçesinin Alınoluk Mahallesi’nin Fakılar Obası’na gelin gelir ve 1980’li yılların başında 106 yaşında iken vefat eder. Zalha Hatun’un dokuz oğlundan sekizi cephelere gider ve geri dönmezler. Topal olduğu için askere alınmayan bir oğlu ve 3 kızı vardır elinin değneği. Sarıkamış ağıtının 12 kıtasını 2013 yılında 90 yaşında vefat eden ninemden derledim. Annemin annesi Emiş Garı, Eşe Hatun’un kapı komşusu idi. Bu ağıtın sözlerini farklı bir sunumla paylaşmak istiyorum. Emiş Garı’dan kaydettiğim, Zalha Hatun’un yaktığı epey ağıt var daha derlemelerim arasında. Deşifre edilmeyi bekliyorlar onlar. Buyurun Kardelenlerin Destanından bir yaprak aralamaya;
I 1914 yılının son çeyreği Kız Kulesi önünden Sivastopol önlerine Gemiler peş peşe geçip gittiler Bir de onların peşlerinden Denizlerin sokak çocukları çığlık attılar Çakallar ulur olmuştu memleketin bağrında Değneksiz gezdirilemezlerdi ya köpeksiz köylerde Sonrası malum Tam tamına yüz yirmi iki bin vatan evladı “Vatan sevgisi imandandır” dediler Bıraktılar tarla tapanı Boy attılar sıra sıra dağlarda, gediklerde, geçitlerde Arkalarında da yağmurun yapraktan kayışı gibi Kirpikleri ıslak iki büyük nimet bıraktılar Her şey güzeldi ilkin Bölükler, taburlar, alaylar, tümenler ve de dahi kolordular Demir attılar, mana kattılar vatan topraklarına Lakin gün geldi kör olası çığlar Islık değil de sanki sura üflediler Allahuekber Dağları’nda II Zifiri gecelerde ay ışığı vururdu düşlerine Bir de nimetlerin özlemi Dağların keskin ayazı ürkütürdü Bir de potinlerinin rengiyle özdeş bulutlar Hiç olmadığı kadar onları korkuturdu Döşekleri kara topraktı, yorganlarıysa beyaz kar Kardelen çiçeklerinin Malum oldu hâlleri iki büyük nimetlerine Ortak bir ağıt oldular Anadolu’da On iki çocuklu Avşar kadını Zalha Ana’nın dilinden ********** Sarıkamış Altınbulak Soğanlı’yı biz ne bilek Bizim uşak gökçek gezer Ağca zıbın, gara yelek Bizim uşak gökçek gezer İşliğinde gara yelek Yüzbaşılar, binbaşılar Tabur taburu garşılar Yağmur yağap gün değence Yatan şehitler ışılar Sivas’tan, Sarıkamış’tan Yatamıyom gara düşten Hasdam zayıf arabacı Ağır endirin enişden ********** III Pusatsız ve pusulasızdı “sallanırken” gövdeleri Bir beden dar gelirdi Firdevs bahçeleri, mecalsiz bedenlerine En görkemli elbiseleri sırtlarındaydı Merhaba derlerken tarifeli seferlerine Yaprakları sularda nilüfer edasıyla Tanyeli üşütürdü kardelen çiçeklerini Ezelden verilmişti onlara Aşkın kitabını yazma görevi Analara da okumak düştü bunu ********** Gadasın aldığım Eşe Tekerim dayandı daşa Seferiberligi durdurun Elin’öpem Enver Paşa İbrişimin gozaları Battı Avşar gazaları Sarıkamış’ta gırıldı Gonca gülün tezeleri Adam’olan herg ediyor Olmayannar terg ediyor Hangı eve vardımısa Gelinner çifde gediyor ********** IV Düşlerini vatanla süslemiş göçmen kuşları gibiydiler! Çırpınıp durdular zulmeti söndürürken Habersizdiler başlarına geleceklerden Dağların eteğinde, kışlar çok uzundu Sabun kokulu serin uykular düşlediler Kağnı sesleri, kaval sesleri Nal sesleri ve kırbaç şaklaması Gezerken üzerlerinde Yürekleri nasıl dağlamasın dı Kardelenlere ağıtlar? ********** Aziziye baba yurdum Kafkaslara tabya kurdum Benim gorkum Ruslar değil Gara gışa gurban verdim Sarıkamış ne aralı Kim’ölmüş kimi yaralı Bunu duymuş var m’ola Yalan dünya gurulalı Boz Omar’ım, Ağ Muradım Yıradım oğlum yıradım Dokuz oğlan anasıyım Elden orakçı aradım ********** V Çiçekleri saksılarda okşadınız hep sizler Kardelen çiçeklerini tablolarda sevdiniz Oysa kardelen çiçeklerinin yükü Üç asırlık mağara uykusundan daha ağırdı Kulaklarına perde vurulmadan direndiler ayaza Sağa sola dönderilmeden direndiler beyaza Sahi siz hiç topraklarda kundaklanan Kardelenleri gördünüz mü? Siz hiç onların hakkını verdiniz mi? Siz hiç el açıp ortak oldunuz mu şu sese ********** Elif bekar, Cennet bekar Acemim talime çıkar Dört oğlum sefer ağzında Topalım kahrımı çeker Böyle uzun dal mı olur Şöyle çürük gol mu olur? Her obada, her ocakta Yedi gelin dul mu olur? Uşak geder sürüyünen Esger galkar boruyunan Hangı eve vardımısa Bir gelin var karıyınan ********** Size iman, size sevgi, size devlet getirdim Dostlar Kardelenler ülkesinden Soldurmayın lütfen onları Sızlatmayalım kemiklerini Ruhları şad olsun |
ÜŞÜYEREK CENNETE GİTTİLER...
Çok çok güzel bir şiir, okuyanı etkileyici ve dokunaklı…
Şiir güzellikler sunar…
............................................ Saygı ve selamlar..