MEVLÂNA - 3Şiirin hikayesini görmek için tıklayın İslam aleminde ve Türk Dünyasında
Evliyânın büyüklerinden, Allah ve Peygamber sevdâlısı Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî hazretlerini vefâtının 745.yılında hasretle anıyoruz. Büyük düşünür ALLAH dostu Melâna Celâlettin Rumi’ye Ölümünün 745. yılı münasebetiyle Bu Eserimi İTHAF ediyorum. Yüce ALLAH rahmet eyleye. Bugün bile sözlerinden zerre değer kaybetmeyen her yıl onun ışığı doğrultusunda Hak yol İslamı bulan binlerce insan Müslümanlığı secerek İslamiyeti kabul ediyor ve Müslüman oluyor. ALLAH pirimizden razı olsun. .......................................................................... * Her yıl olduğu gibi 2018 yılı içerisinde de 17 Aralık tarihinde de Hz Mevlananın ölümünün 745.nı anma etkinlikleri yapılacaktır Başta KONYA ilimiz olmak üzere ülkemizin pek çok yerinde ve dünyanın çeşitli bölgelerinde anılacaktır. .......................................................................... Muhammed Mustafa Celaleddin kimdir? Doğum tarihi:30 Eylül 1207, Afganistan Ölüm tarihi ve yeri: 17 Aralık 1273, Konya Tam Asıl adı: Jalāl ad-Dīn Muhammad Balkhī ..................................................................... “Rum-i” ünvanı ve “Mevlana” lakabını – sıfatını nasıl aldı? Mevlana 1207 yılında bugünkü Afganistan, o dönemde İran sınırları içerisindeki Horasan eyaletinin Belh şehrinde doğan, ünlü Türk felsefecisidir. Horasan bölgesi MÖ 600 – MS 1400 yılları arasında batı, doğu ve din felsefelerinin birbirine bilgi aktardığı Orta Asya’nın en önemli yeridir. Belh şehri özellikle MÖ 330 Hellenistik Dönem ile başlayan kültürel alışveriş sayesinde Hint, Mısır ve Mezopotamya bilgilerinin birleştiği kütüphaneler ve bilginler yani bilim – sanat şehridir. 1200’lerin başındaki Moğol Cengiz Han istilasına kadar gücünü korumuştur. 4 yaşında babasından felsefe, filoloji ve din dersleri almaya başlar. 1214 yılında Bağdat’a, 1218 yılında Konya – Karaman’a göç ederler ve babası Bahaeddin Veled için Anadolu Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat tarafından Konya’da medrese (akademi tarzında okul) yapılır. Batıdaki Anadolu Selçuklu topraklarına Rum diyarı denildiği için isminin sonuna “Rum-i” (Rum diyarında yaşayan) eki alır. Babası Bahaeddin Veled öldükten sonra (1231 yılında) akademide ders vermeye başlar. Sevgi ve saygı göstergesi olarak öğrencileri ve sevenleri tarafından “Mevlana” (Efendi) lakabı verilir. Böylece ismi ünvan ve sıfatlarla birlikte tam olarak “Mevlana Muhammed Mustafa Celaleddin-i Rum-i” olur. Türkçe konuşulan yerlerde ve İran’da kısaca Mevlana denilmektedir. “ Şeb-i Arus” anlamı nedir? Şeb-i Arus kelimesi “Düğün Gecesi” demektir. Mevlana ölüm gününü “Hakk’a vuslat” yani “Yaratana Kavuşma” (Düğün Günü-Gecesi) saymıştır, “Herkes ayrılıktan bahsetti, bense vuslattan” der. Ölüm Mevlana için kişinin aslına dönüşü, kaynağının ilahi bir cevher olması nedeniyle “Allah’a dönüş” olarak yorumlar. Bir başka ifadeyle ölüm “cismin ortadan kalkması değil, Allah’a doğru uçmasıdır”. Ölüm, Müslümanlık öncesi Türklerde de aynı şekilde ifade edilir. * Şeb-i Arus töreni nedir? Mevlana’nın ölüm günü (veya vuslat günü) olan 17 Aralık tarihinde, Mevlana’yı anma amacıyla akşam yapılan törenin adıdır. Her yıl 17 Aralık tarihinde ikindi vaktinden sonra Kur’an-ı Kerim okunarak ve Ayn-ül Cem (toplu olarak Sema töreni) yapılarak gerçekleştirilir. Mevlana’yı anma haftasında yapılan diğer törenlere Sema töreni denilir. * Sema nedir? Sema kelimesinin karşılığı dönmek değildir, Mevlevilikte dönmek tabiri yoktur; Mevleviler Sema eder. Sema, Mevlana’dan çok önceleri de İslam toplumlarında bilinmekte ve tasavvuf geleneği içerisinde yapılmaktaydı. ‘Sema’ kelimesi “gök, evren” anlamındadır. Mevlevilik’te ise ‘Sema’ kelimesi, “işitmek, evrenin sesini işitmek” anlamındadır. Yani, ilahi varlık olan Allah’ın yarattıklarının sesini duymak ve bu sese cevap vermektir. Sema hareketi sembolik olarak kainatın oluşumunu, insanın alemde dirilişini, Yüce Yaratıcı’ya olan aşk ile harekete geçişini ve kulluğunu idrak edip “İnsan-ı Kamil” (insanın bilgi ile olgunlaşması) doğru yönelişini ifade eder. Tasavvuf müziği insan kalbinin atış ritminde yapılır ve bunu dinlerken duygulanarak Sema yapılır. Bunu Uzakdoğu felsefesinde “meditasyon”a benzetebilirsiniz. Mevlana zamanında belli bir düzen olmadan, dini ve tasavvuf coşkusu ile yapılan Sema, Mevlana’nın ölümünden sonra oğlu Veled Çelebi, Ulu Arif Çelebi, Emir Abid Çelebi ve Pir Adil Çelebi zamanına kadar tam bir disiplin içine alınmış, öğrenilir ve öğretilir olmuştur. Kaynaklar, Sema ayin ve sistematiğinin son şeklini Pir Adil Çelebi zamanında aldığını bildirir, yani bugün yapılan Sema 1460’lardan beri aynı şekilde gerçekleştirilmektedir. Mevlana’nın müzik olmadan Sema yaptığı; hatta çarşıda, sokakta, camide de Sema yaptığı kaynaklarda anlatılmaktadır. Mevlana’nın ölümünden sonra halefi Hüsameddin Çelebi tarafından Cuma namazını müteakip, Kur’an okunduktan sonra toplu bir halde Sema yapılması bir gelenek haline getirildi. Bununla beraber belirli bir zaman ve mekana bağlı kalmaksızın Sema yapıldığı da bilinmektedir. Sema töreni nedir? Toplu veya tek başına yapılan Sema aynı amaç içindir. Toplu halde yapılan Sema’ya, “Sema Töreni” denir. Sema’nın düzenli olması için konulan kurallar bir törene, Arapçası “Mukabele”ye dönüşmesini sağlamıştır. Bu Sema töreni Mevleviler tarafından yapıldığı için “Mevlevi Mukabelesi” denir. Semazen kimdir? Sema eden canlara, kişilere Semazen denilmiştir. Mevlevi tarikatının kendi arasında – toplu Sema’sına katılanlar dervişler, yani tarikat öğrencileridir. Tarikat dışındaki kişiler de Sema yapar. Herkese açık yapılan toplu Sema törenlerinde tarikat dışındakiler de katılabilir. Mutriban – Sazende – Saz Heyeti – Müzisyenler kimdir? Aslında 4 kelimenin de anlamı aynı, müzik yapanlar anlamına gelir. Saz heyeti içerisinde derviş olmayan kişiler de bulunabilir. Önemli olan tasavvuf müziği makamlarını bilmek ve bunları seslendirme – saza getirme veya eser yazma konusunda becerinizin olması. Semahane nedir? Mevlevihanelerde Sema yapılması düzenlenmiş olan salonlardır. İçerideki her yere ve herkese aynı mesafede olması için semahaneler daire şeklindedir. Sema dışında, ders anlatılan sınıf olarak da kullanılmıştır. Sema ile Semah aynı tören midir? Birbirlerine benzerler ama aynı değildir. Her ikisi de dini törendir, yapılma amacı ve anlamı bakımından birbirine benzer. Uygulama ve tören kuralları birbirlerinden farklıdır. Sema – Semai – Semavi kelimeleri aynı mı? Arkadaşlar biz ansiklopedi değiliz, bunların cevaplarını kaynak kitaplarda detaylı bulabilirsiniz. Ama yine de kısaca açıklayalım: Sema: Gök, evren demektir. Semai ve Semavi aynı kelimedir, yazım farkı vardır. Gök ile ilgili, gökten gelen demektir. Şeb-i Arus törenlerindeki Sema ile diğer günler yapılan toplu Sema arasında fark var mı? Şeb-i Arus töreninde yapılan Sema ile diğer tarihlerde yapılan toplu Sema töreni arasında ana hatlarıyla fark yoktur. Sadece semazen ve müzisyen (mutrib) sayısı Şeb-i Arus töreninde daha fazladır. Semahane, Semazen ve Mevlevi kıyafetleri; bazı eşyaların ve hareketlerin anlamları Post: Kuzu veya ceylan derisinden yapılan post (diğer adıyla postniş), Hz. Muhammed ve Mevlana’nın makamını temsil eder. Semahane içinde, kapının tam karşısında yer alır. Diğer dervişlerin postlarıyla karıştırılmasın diye kırmızı renklidir. Hatt-ı İstiva: Semahane kapısından, postun (makamın) olduğu yere giden manevi çizgidir. Hatt-ı İstiva çizgisinin sağ tarafı: Bu dünyayı, canlıları temsil eden Dünyevi bölüm Hatt-ı İstiva çizgisinin sol tarafı: Öbür dünyayı, ruhları temsil eden Ahiret bölümü Baş semazen: Sema’ya katılacak ekibin sorumlusu. Semazenbaşı: Sema’nın düzenli yapılması için görevlendirilen kıdemli derviş diyebiliriz. Postnişin: Mevlevi tarikatının şeyhi yani Post’u (Makam’ı) temsil eden kişidir. Tarikat içinde zamanla kıdem alan ve çeşitli görevlerden sonra gelinen makam. Bu makam rütbe olarak değil, görev olarak görülür. Postnişin başlığı: “Postnişin Sikke” denilir, keçeden yapılır, yaklaşık 40 cm. yükseklikte silindir şeklinde tepesi oval başlıktır. Keçe rengi kahverengidir, üzerinde “destar” denilen yeşil kuşak bulunur, kuşak 3 şerit olarak sarılır. Derviş: Tarikat üyesi. Semazen kıyafetleri, başlık: Sikke adı verilir. Keçeden yapılır, 45-40 cm. yükseklikte silindirik külah şeklindedir, tepesi düzdür, kahverengidir. Tasavvuf anlamı “mezar taşı” Semazen kıyafetleri, elbise (gömlek, yelek, kuşak, pantolon içlik): Semazenin tüm kıyafetleri beyaz renklidir. Elbiseye “Tennure” adı verilir, beyazdır, pamuklu kumaştan yapılır, tören kıyafetidir, tasavvuf anlamı “kefen”. Semazen kıyafetleri, mes: Günümüz karşılığı patik, tabanı yumuşak ayakkabı. Kuzu derisinden yapılır, siyah renklidir. Tasavvuf karşılığı yoktur. Semazen kıyafetleri, hırka: Tennure üzerine palto olarak giyilir, ayak bileğine kadar uzundur. Siyah veya kahverengidir. Tasavvuf anlamı “mezarı örten toprak” Hırka ve Post öpmek: Oturdukları Post bu dünyayı, hayatı; sırtlarına aldıkları hırka öbür dünyayı, ölümü simgelemekte. Hayata ve ölüme duyulan saygıdan dolayı semazen yaşadığı için Post, öleceği için Hırka’yı öper. Sikke üzerindeki beyaz şerit: Mevlevi tarikati üyesi olmayan ama Mevlevi dergahlarında (okul) ders veren öğretmenler vardı. Bu kişiler mevlevi sikkesi veya sarık takabilirdi. Öğretmenlerin sikkelerinin üzerine görevlerinin anlaşılabilmesi için beyaz kumaş şeritler sarılırdı. Selam: Kolların açık halde semahane’de yapılan tören Sema töreninde semazenlerin hareketlerinin anlamları Semazen kolları çapraz olarak durmasının anlamı nedir? Sema’ya kalkmadan önce, Postnişin’den onay beklerken kolları kapalı, sol ayağı sağ ayağının üzerinde bekler. Bu görüntüsüyle “Elif” harfine (Arapça “A” harfi) ve “1” rakamına benzer. Tasavvuf anlamı, Allah’ın tekliğini göstermektir. Semazenin Sema yaparken kollarını ve ellerini açmasının anlamı nedir? Sema yaparken kollarını iki yana açar. Sağ eli yukarıya, sol eli aşağıya dönüktür. Bu hareket Hakk’tan alıp, halka dağıtmak anlamındadır. Bu hareketi biraz açıklamak gerekiyor; dervişler dünyevi hayatla olabildiğince az ilgilendiğine ve Hakk’tan maddi birşey almadığına göre halka dağıtabileceği şey dünyevi – maddi olamaz. Dervişin ilgi konusu ilahi varlığı anlamaya çalışmak olduğuna göre Hakk’tan alabileceği şey sadece bilgi olabilir. Dolayısıyla bu hareketin tasavvuf anlamı, dervişin sağ eliyle Hakk’tan aldığı bilgiyi sol eliyle halka dağıtmasıdır. Dervişin kollarının çok yukarıda veya aşağıda olmasının, dirseklerden kıvrık olmasının, başının yatık veya dik olmasının kendi başına bir anlamı yoktur. Ama genel olarak başın dik, kolların iki yana tam açık ve ellerin dengeli bir şekilde yukarı – aşağı dönük olması simetri kaygısından dolayı beklenti oluşturur. Görsel dünyadan kurtulun, herşeyi kutsallaştırmaktan ve hurafeden (saçma hareketler) uzaklaşın. Zihninizi ve aklınızı Sema’nın içsel yükseliş aşaması olan “ölmeden ölmek” fikrini düşünün. Sema töreni (Mevlevi Mukabelesi) nasıl yapılır? Baş semazen Semahaneden içeriye girer, meydana selam verir, meydanın sağ tarafından gidip Post’u yere serer. Post’un başında İhlas suresini 3 kere, Fatiha suresini 1 kere okur. Başta Peygamber Efendimiz ve tüm Peygamberler, Cihar-i Yar-i Güzin, Sahabe-i Kiram, tüm Pirler, Hz. Mevlana, geçmiş üstatlar ve tüm Ümmet-i Muhammed’e bağışlama (dua) yapılır. Daha sonra meydanın sol tarafından devam ederek meydandan çıkar. Sema Töreni’nin Bölümleri (Mevlevi Mukabelesi) Sema töreni toplamda 7 bölümden oluşur. Saz heyeti (mutriban) ve ayine katılacaklar (ayinhan) Semahanede yerlerini alırlar. Semazenbaşı eşliğinde tüm semazenler sema meydanını selamlayarak Post’un sağ tarafındaki yerlerine geçerler. Tüm ekip yerine geçince Postnişin sema meydanına girer, sema meydanını selamlar ve Hatt-ı İstiva üzerinde Post’a yürür, selam vererek Post’a oturur. A) Birinci Bölüm: Naa’t-ı Şerif Her şey Muhammedi Mustafa’nın nurundan yaratıldığından Naat-han Peygamber Efendimizi ve dolayısıyla diğer Peygamberler ve her şeyi yaratan Allah’ı metheden Naat-ı Şerif (övgü şiiri) okur. B) İkinci Bölüm: Kudüm (davul) sesi Kudümzenbaşı kudüme (küçük davul) birkaç darbe vurur. Bu vuruş Allah’ın alemleri yaratışındaki “kün/ol” emrini yani yaratılışı temsil eder. C) Üçüncü Bölüm: Ney taksimi Neyzenbaşının görevlendirdiği bir neyzen her şeye “Hay” ismi ile hayat veren nefesi temsil eden ney taksimine başlar. Buna “Post Taksimi” adı verilir. Taksim bitince postnişin ve semazenler sağ ellerini sertçe yere vurarak (buna “Darb-ı Celal” denir) ayağa kalkarlar. Semazenler ayakta hırkalarını düzeltip sağa doğru birbirlerine yanaşırlar. D) Dördüncü Bölüm: Selam verme (Sultan Veled devri) Postnişin postun üç adım önüne çıkıp eğilerek (baş keserek) selam verir. Bu adımlar şeriat (kural), tarikat (yol), hakikat’i (bilgi) simgeler ve tüm ekip topluca selama katılır. Daha sonra Devr-i Veled başlar. Buna Sultan Veled devri de denir. Bu postnişinin önünde semazenbaşının eşliğinde yapılan, semazenlerin birbirlerine üç kere selam vererek bir peşrevle dairevi yürüyüştür. Devr-i Veled bitince semazenler yerlerini alırlar. E) Beşinci Bölüm: Sema Postnişin ve semazenler topluca selam verirler ve semazenlerin hepsi birden hırkalarını çıkarırlar ve tekrar topluca selamlama yapılır. Semazenbaşı Postnişin yanına gelerek eğilerek selam verir ve Postnişin karşısına geçerek topluca selamlama yapılır. Semazenbaşı semazenlere destur verir. Sema edecek semazen Postnişin elini öperek Sema’ya izin alır ve Sema başlar. Sema törenindeki “manevi yolculuk” dört selamdır (Sema’dır). Birinci Selam: İnsanın kendi kulluğunu anlamasıdır. Saz heyeti ilahiyi tamamladığında Sema kesilir, semazenler önce oldukları yerde durur, ardından geriye çekilerek en yakındaki semazene yanaşarak en az 2 kişi olarak toplanırlar, bunun sebebi hayatta hiçbir şey tek başına değildir. Semazenler yavaş yavaş postlarının bulunduğu yere gelirler. Bu sırada Semahanenin Hatt-ı İstiva çizgisini geçerken eğilerek selam verirler. durus İkinci Selam: Allahın kudret ve kuvveti karşısında hayranlık duymasıdır. Üçüncü Selam: İnsanın Rabbine olan hayranlığının aşka dönüşmesi ile aklın aşkta yok oluşudur. Dördüncü Selam: İnsanın manevi yolculuğunu tamamlayıp yaratılışa uygun olarak makamların en yücesi olan kulluk makamına geri dönüşüdür. Dördüncü selamın başlaması ile Postnişin de Sema’ya katılır. Postnişin, hırkasını çıkarmadan ve kollarını açmadan Sema yapar. Post’undan Sema meydanının ortasına kadar dönerek gelir ve yine dönerek posta gider. Buna “Post Sema’sı” denir. Postnişin posttaki yerini alması ile Sema biter ve semazenler yerlerini alırlar ve topluca selamlama yapılır. mevlana4 bolum F) Altıncı Bölüm: Kur’an tilaveti (makamına uygun olarak güzel okuma) Bu bölümde Kur’an-ı Kerim’den bir bölüm okunur. G) Yedinci Bölüm: Dualar Bu bölümde Postnişin bütün Peygamberlere, alimlere, şehitlere ve tüm Ümmet-i Muhammed’e dua eder. Postnişin’in “Hu” sözüyle bir “gülbang” (bu tören için özel yapılan dua) okuduktan sonra Fatiha denilir ve Sema töreni son selamlaşma ile biter. Bize göre bu güzel töreni, mutlaka yerinde izlemelisiniz. Turistik yerlerde, tamamen gösteri amaçlı yapılan sema’lar, bu ritüelin saygınlığını bozuyor ve amacından uzaklaşmasına neden oluyor. Unutmayın ki Şeb-i Arus sizin için düzenlenmiş bir gösteri değildir. Şeb-i Arus, sizlerin de katılımınızın mümkün olduğu dini bir törendir. Ve, saz heyetinden semazenlerine, hepsi bu felsefeye yaşamlarını adamış saygın kişilerdir. Lütfen bunu bir gösteri olarak algılayıp, herhangi bir anında alkışlamaya kalkmayalım… Son not: Konya’ya gitmişken Mevlana Müzesi’ni ve Şems-i Tebrizi Camisi – Türbesi’ni ziyaret etmenizi öneririz. * Mevlana Mesnevi’si Hakkında Bilgiler Farsça’dan Türkçe’ye yapılan Mesnevi çevirilerinde küçük veya büyük farklılıklar bulunmaktadır. Bazı çevirmenler cümleyi birebir çevirirken, bazı çevirmenler Türkçe’ye çevirince uyak düzenini korumaya çalışmaktadır. “Mesnevî” kelimesi Arapça olup, sözlük anlamı “ikişer ikişer” demektir. Edebiyatta ise; her beyiti kendi arasında kafiyeli, manzum söz söylemek anlamındadır. Beyit sınırı olmadığı için uzun eserlerde tercih edilen bir yazım türü olmuştur. Mevlana’nın yazdırdığı esere “Mesnevi” dediği için eserin adı,yazım türünün de adı halini almıştır. Aşağıdaki “Mesnevi” çevirisi Doç. Dr. Ziya AVŞAR tarafından yapılmış olan Mesnevi’nin ilk 18 (onsekiz) beyitidir, aynen aktarıyoruz. Mesnevi 1. beyit: Dinle neyden, neler anlatır sana! Yakınır hep, ayrılıklardan yana: 2/ “Beni, kamışlıktan kestikleri an, Kadın erkek, inledi feryadımdan. 3/ Geçmek için, aşk derdinin şerhine, İsterim; hicranla yanmış bir sîne. 4/ Asıl yurdundan uzak düşen biri, Kavuşma zamanını bekler, geri. 5/ Her mecliste inleyip durdum; zar zar, Oldum, iyiye de kötüye de yar! 6/ Zannınca, dostuyum herkesin amma, Kimse bakmaz, içteki sırlarıma! 7/ Sırrım, feryadımın içinde durur, Yoktur lakin, göz ve kulakta o nur! 8/ Perdesizdir can tene, ten de cana, Lakin, görme izni yok, hiç bir cana. 9/ Ateştir şu ney sesi, hava değil. Kimde bu ateş yoksa, ölmüş bil. Mesnevi 10. beyit: Aşk ateşidir, içindeki neyin, Aşk coşkusudur, özündeki meyin. 11/ Neydir, yardan ayrılana, gerçek yar, Ki perdeleri, perdemizi yırtar! 12/ Kim görmüş, ney gibi, zehir ve derman? Kim görmüş, ney gibi, bir dost ve hayran, 13/ Verir, kan dolu bir yoldan haber, ney. Mecnundan, aşk öyküleri söyler, ney. 14/ Nasıl ki, kulaksa talibi dilin, Akla sırdaş da deliliktir, bilin! 15/ Aşk derdimizle, durgun aktı günler, Ateşlere dost olup, yaktı günler. 16/ Geçsin günler, yok endişeye mahal, Ey, saflıkta benzersiz dost, gitme, kal! 17/ Suya kanar, balıktan gayri her ne var, Nasipsizin günü, uzar da uzar! Mesnevi 18. beyit: Anlar mı hiç, pişmişin halinden ham? Sözü, kısa kesmek gerek, vesselam!” Mesnevi hangi dilde, ne zaman ve kaç yılda yazıldı? Mevlana’nın diğer eserleri gibi Mesnevi de Farsça söylenip yazıldı. Mevlana’nın dile getirdiği Mesnevi, ilk olarak yardımcısı Hüsameddin Çelebi tarafından yazıldı. 6 ciltlik Mesnevi’nin 1. cilti 1259 yılında başlanıp 1263 yılında tamamlandı. 2. cilt yazımına başlanmak üzereyken Hüsameddin Çelebi’nin eşi vefat etti. Katip değişince yazım hatası olmasın diye ve ilk okuyan kişi olan halefi Hüsameddin Çelebi olsun diye Mevlana’nın isteğiyle Mesnevi yazımına 2 yıl ara verilir. Mesnevi, Mevlana tarafından sabah – akşam, sema – sohbet, otururken – ayakta demeden söyleniyor ve Hüsameddin Çelebi tarafından yazılıyordu. Hüsameddin Çelebi, eşinin ölümünden iki yıl sonra tekrar Mevlana’nın huzuruna gelerek vazifesine devam etmek istediğini belirtti. Böylece 14 Mayıs 1264 günü tekrar başlanan Mesnevi’nin kalan 5 cildi, hiç ara vermeden 1268 tarihinde tamamlandı. Yani 1259 yılında yazılmaya başlandı, 1268 yılında tamamlandı. Mevlana Mesnevisi’nin beyit sayısı nedir? Mesnevi’nin her cildi bittikten sonra, Hüsameddin Çelebi bunları gözden geçirerek Mevlana’ya okur, kontrol ettirirdi. İşte bu şekilde 6 cilt halinde meydana getirilen Mesnevi’nin beyit sayısı çeşitli yazmalara göre değişiklik göstermekte, 25.585 ile 26.660 arasında değişmektedir. Hindistan bölgesindeki yazmalarda 30.000 beyit olan kopyalara rastlanmaktadır. Mesnevi’nin beyit sayısı en güvenilir kopyası olarak değerlendirilen Nicholson’un hazırladığı metinde ise 25632 beyit bulunmaktadır. Şu ana kadar tespit edilebilen en eski nüsha özelliğine sahip 677 / 1278 yılına tarihlenen ve Mevlana Müzesi teşhir salonunda sergilenen “Mesnevi” kitabı ise 25668 beyittir. Mevlana müzesindeki bu kopyadan Nicholson, Abdülbaki Gölpınarlı ve Veled Çelebi (İzbudak) yaptıkları tercümelerinde faydalanmışlardır. Mevlana müzesindeki bu nüsha, tıpkı basım olarak 49×32 cm ve 32×23 cm olmak üzere iki boyutta Kültür Bakanlığı tarafından yayınlanmıştır (Ankara, 1993, XIV s.+ 325vr.). Aynı nüsha 1371 / 1992 yılında İran’da da tıpkı basım olarak neşredilmiştir ( Zir-i nazar-ı Nasrullah Pur- Cevadi, Tahran, 28,5×22 cm; 7+610 s.). Bilgiler;Günaydın Gezginler© tarafından hazırlanmıştır.
MEVLÂNA - 3
Yaradana her dem giz’den ulaşır Kabul etmez asla Keşik Mevlâna Kur’an’ı hatmedip tez’den bulaşır Darda kalanlara Işık Mevlâna Baldan tatlı s’öz’ü gönüller yurdu Kendi’ni kendin de aradı durdu Konya Karaman’a mekanı kurdu İnanana yoldur Eşik Mevlâna Alemin dervişi ilmi olandı Yaradana semah edip dolandı Seb-i Aruz düğün dedi solandı İnsanlığa hayat Beşik Mevlâna Hamdım piştim yandım ruhtan diyerek Ateşten gömleği zihnen giyerek Dünya harmanın dan göçtü siyerek Gönül çorbasında Kaşık Mevlâna Manaya ermeyen cahil ne bilir Kul hakkı yiyenler kul hakkı kalır Cehennem ateşi zehrini alır Gönüllere yoldaş Maşuk Mevlâna Resuli pirimiz her dem uyardı Kötüler azmazdı nefsi duyardı Yaşasaydı daha ilmi yayardı Gönüller de yaşar Aşık Mevlâna ...........06.12.2018 Resul Civcik"Ozan Resuli"Ayrancı/Karaman Fotoğraf; Anonim Açıklama; * Keşik;sırayla yapılan iş,sıra,nöbet. * Beşik; 1.bir şeyin kaynağı olan yer,bir şeyin doğup yetiştiği, geliştiği yer. 2.süt çocuklarını yatırıp sallayarak uyutmaya yarayan, genellikle ağaçtan yapılmış, sallanır bir tür küçük yatak. * Maşuk;(erkek) sevgili.dost. Şiirimi okuyup hislenen,beğenen,yorumlayan,, tüm gönül dostlarıma,selâm olsun. |
"NE OLURSAN OL, YİNE GEL"...
Haz alarak okuduğum şiirde iyi bir kurgu ve anlatım mevcut…
Şiir güzellikler sunar…
............................................ Saygı ve selamlar..