teras 1avazı düğümlü susmaların renkleri önce yaralı bir denizin adacığında çağla yeşile duraksamadan bozkırın sarısına zoraki yükselen sütü kesik çorak tepenin göğsünde salkım söğüde evridi - gece saçlı kadın sağırlaşarak urgan seslere beyaz martılar emziriyor kız kalenin taş liflerinde - rüzgârın şarkısı boğum ıstrancanın poyraz kubbelerine fısıltının elifinden istemsiz sıyrıldı cümle ardısıra saydamlaştı coğrafya ötekileşen lehçenin kahveli gözlerine esmer çıtalının rakımına küçülürken küçük asyanın terasları beyaz tanrılarına isyan etti mistik denizlerin mavi tenli çocukları belki son kez kaydı eksenler sarı saçlarını örgülerken karanlık ardılların şafağına günebakanlar arabesk kuzeyliliğin demir zırhı çatladı çiyini yudumlayan kırılgan sabaha sessizce - sen ve ben arada kalmışların ana dolusunda uzak yolculara salınan eller gibiyiz - hücresinden yarınlar damıtmaya öykünen dalgalanmalar vuruyor kıyılara o özgür yelkenlinin pruvasında suya dokunabilen parmak uçlarımız sadece . |
Dolup taşmanın ifadesi gibi...
Parmak uçları d'okunabiliyorsa öteye geçmenin yolu aranmadan da bulunur,... Dairesel düzlemde yaşıyoruz ya da eğrilikte...
Şiir sesini bulmuş, seslendiğini de.