kaos 1algı karmaşı parmak uçların kamaşan gözleri sepya itlerden daha sadıktılar oysa gecenin eşiğinde kanatlarına ziftten tasmalar vuran pervanelerin uzak kuşluğuna durma yolcu geç ak hatta sınır tellerin çelik suyundan dalmaçyalı tazıların iz sürdüğü ölüm patikalara yeryüzü garlar isli yelkenler açarken denizlerin metal rotalarına yitirirse de taşlaşmışlığını ışık dingini sabahlar koyu karanlığın tuz teri teni her yağız rengin göğsünde alaza evrimez bazı çocukluğundan utanma spastik sözcükler korosu mim dudaklar çığlıkların mahremine ağda yorgun fahişeler geçiyor kalenderler sokağından kim bilecek boynundaki morlar hangi darağacın aşk izi uzak alacalarda örüyor dokunaçlarını soyut bir kütleye bellek kutsanmamış savaşımların yaraları kan damlatıyor ruhların göğüs kıvrımlarında son ormanı savunan havarilerin asası bukalemun mat tekilliğinin renk sızısına korkma . |
Bukalemun gibi bilirim, kutsadığımız çoğu şey zihin karmaşasından başkaca birşey
Gerçeğin inkarı belki de elimizden alınan çoğu şey...
Zaman aldığını geri vermez, yalan olur çoğu geri istenen şey