Zümrüd ü Anka Çağı
Şafaklarda kar var
Görümsüz bir dünya maviliğinde Onca yığın yığın inlerken Bir nebze seni düşlerdim.... Ala bildiğine alalık Mevsim karanlık ve ıslak Zeytinden düşen çiğ damlası Senin gözlerindir ancak Bazen kayboluyorum Beton duvarların çiçek kokusunda Haykırıyorum ama duyamıyorum Yankısız bir gonca tınısında Ellerimden yüksek daha ne var ki ? Bir de küçük merdivenler Baktıkça eriyorum Gördükçe tükendiğim gibi Vakit bizi ıssız bir mateme sürükleyen Ardınca soru işaretleri çığırı ! Kainata yön veren sözler Yoksul ve bitevi bir çığlık Namluda ekmek buğusu Yan koltukta oturan bir hanfendi ! Cebimde üç beş kuruşluk saltanatım Yokluğum içli bir nağmedir Öksürük çalgısında Üşüdükçe titreyen bir parmakçık Lale kokan topraklara Gül fidesinden hoyrat Çiçeksiz masumi bir tat ! Görmüyormuşum dünyayı Bilmeden bin katlı binaları Yaşıyormuşum Adım çobanıl bir yıldız perçemi Göğsümde kınalı bir keklik var Parmaklarım ve dilimde kekreklik Zinet derdik evvelden Zinetin adı olmuş Serserilik Sahi ya nasıl unuttuk biz Al yazmalı odalarda Bin ağlayan gençliğimizi Soba tüter doğan güneşe Bir kurum ekmek gibi Hasretiz şimdi geçmişe Artık eskisi gibi aramıyoruz Mesela organik kelimesi Mesela doğal ürünler Hepsi eski bir arkadaş ! Bazen şu duman kokan sokakları Elektirik cızıltısında geçen Bir radyo modernitesini Sadece dört tekere ait kılmışız Sonra okuma eylemini Çoksul bir kemerle Bunalan bir fer ile Buğz etmişiz cahil kala kala Oyalı mendilleri kan silerdi Onda bir asalet vardı Sonra yazma yazma dokunurdu aşklar Şimdi bozma bir binadan haiz aşklar Çelenk gider mi hiç düğüne ? Modern bir kompozit isek eğer Yakında havale ederek yaşam taksitleri ödeyeceğiz Gülmek eylemi kahkahayı alalı çok oldu Şimdi insanlar gülmeden ağlamaz oldu Biterse bir gün petrol ve elektrik derken Gözlerimizi kiralık vereli çok oldu Yitip giden ırmaklar kenarında çiğdemler Soğuk bir kedi yavrusu Bazen açlıktan uyumayan nice ademler Yardıma muhtaç oldu Yardıma kimin ihtiyacı yok şu devirde ? Kimi varlığa kimi yokluğa muhtaç Elimde bir derin mektup Yazmışım geçmişi unutup Selamlar karıştı kısa tümcelere Yalanlar oldu hayatın cilvesi Trenlere sözüm yok Onlar kaldı bir tek Özlemlerin mirası, terkisi Umut aradı çoğu bir kadeh için Bin yol teperek tırmandı O günah şehirleri Ve kalmadı dilimde Dilimin nağmeleri İğdiş bitmek üzere Beyin ve körlük eş sesli kelime Sevgi topalladı aşk öldü Masumiyet sadece bir öykü Riyadan fırsat kalmadı nihayete ! Hiç kimse sonu bile görmüyor Tekrar tuşunu fazla abarttık galiba Yaklaşırken ebediyete Sonra bir kaval çaldı yüreğim yandı İçimde ada çayı kekik kokusu uyandı Ver elini karlı dağlar aşalım Şu şafaklara kar yağsın Bir bayram kucaklaşalım Odamda kokusuz çelenkler var Kitap derler onlara Yazarı mutsuz bir ölüden kalan Nice tümcesi kemikleşmiş Yani aziz dostum kalem Yazan da bilmiyor Gören de bilmiyor Okuyan hiç umursamıyor O zümrüd ü anka çağını.... |
Dileğim Şiiriniz ve yürek sesiniz daima kutlu ve mutlu olsun...
Şiirsiz sevgi olmaz…
...........................................Selam ve saygılarla..