Epigraf
yerlerde sürünen sabahın hektor’u;
ehlileşmemiş atlarımla, çiğnediğim ülkelerden kaçırdım yağmaları anılar, en büyük yangınlarıdır asgari harplerin kırılmış lirler gibi mozaik, cıncıklar gibi parça pare her şeyin devrik anlamları olmalı içeri, stepleriyle giren kavimlerim acıya ciğer tutan abdalların bozuk düzeniyle yaslı lamekan ve münzevi ateşe tutulmuş kuşların yuvalarına öyle sıçradı yangın her şeyin yalınlıkları olmalıydı aklımın ve ruhumun ve zamirlerimin yırtıcıları dağılmış manalar kadar tarumar andaç olur haşmeti, bulanıklıkla eş tutulan yitmelere aklı yetmedik sevişmelerle dolu tarih mahkum ve metruk her şeyin bir bulunuşu olmalıydı yaşamdan çok önce başladı aldığım yaş dönümleri milatsız sürgünler başladı ve iyiliğin zar zor yayvan çatısı yükseldi başka bir zaman sona ererken avuçlarda dengem tam ordan geçti, ortalığından dizleri ve dirsekleriyle direnerek zoraki ve el mecbur her şeyin bir sonu olmalıydı |