BİR DAMLA YAĞMURUM
Tuana misali, yağıyorum yar
Bir damla yağmurum, yarin yüzünde Tane tane düşen, sanki beyaz kar Sevdalar gizlidir, bunun özünde Buharı yükselir, bakarken yerin Şu yaz sıcağında, nasıl da serin Gelin ıslanalım, siz karar verin Tüm aşklar devleşir, inan gözünde Papatyalar açar, tüm estelerde Buket olmuş elde, gül destelerde Cananı anlatan, hoş bestelerde Nağmeler yükselir her aşk sözünde Aşarmış insan da, bazen bendini Yenmek daha zormuş, gönlün fendini Ölçüp biçtin mi hiç, aşkta kendini Kıyasladın mı sen, sevda bazında Çaresi vuslattır, aşkla yananın Tecrübeyle sarih, bana inanın Bakışı fettandır, bazan cananın Eğlenmek güzeldir, cilve, nazında Bakışı, gülüşü, özel mi, özel Henüz daha gonca, değmemiş gazel Duruşu endamı, hoş olan güzel Kararlıdır, restin de ve kozunda Benimle ağlayıp, benimle gülsen Şu deli gönlüme, bir melhem olsan Ağıtlar yükselir, ah bile bilsen Aşık Lüzumsuz’un, dertli sazında Sadık DAĞDEVİREN Aşık LÜZUMSUZ ETEK YAZILARI TUANA: Cenenete düşen ilk yağmur damlası ESTE: Toprak evlerin üstü, damı BUKET: Çiçek demeti DESTE: 1. Cinsleri aynı veya birbirine yakın olan şeylerin bir arada bağlanmışı, demet, bağlam. 2. Kılıç, bıçak vb.nin elle tutulacak yeri. 3. Aynı cinsten onluk bir küme. 4.Yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları derecelerden biri. NAĞME: 1. Güzel, uyumlu ses, ezgi, melodi. 2. müzik, Ezgi. 3. Birinin yalandan ve nazlanarak söylediği söz. FEND: ustalık; kurnazlık; güreşte oyun KIYAS: Karşılaştırma BAZ: İri, büyük, gösterişli, güçlü kuvvetli. VUSLAT: Kavuşma SARİH: Açık, kolay anlaşılır, belli, belirgin, belgin FETTAN: 1. Fitneli, karıştırıcı. 2.Gönül ayartıcı, cilveli KOZ: 1-Ceviz. 2. İskambil oyunlarında diğer kâğıtları alabilen, onlara üstün tutulan belirli renk ve işaretteki kâğıt. 3.Başarı fırsatı olan elverişli durum, saldırış ve savunma fırsatı 4.Karşısındakini alt edecek etkili şey. |
Severek okudum, yine çok içten ve güzeldi, her zamanki gibi...
Tebrikler Sadık Bey...
Nicelerine...