NEDAMETBir pazar sabahı aylak bir uyanışla Deniz mavisi ufkuna dalıp seni anacağım Güneşinin haylaz aydınlığıyla yıkanacağım Bir gökyüzüm artık yok Yağmurun ıslaklığıyla daha da kayganlaşan Toprağın içine sığamamış Asırlık bir ağaç köküne sırtımı yaslayıp Düşen yapraklarını seyredeceğim Bir sonbaharım artık yok Geçen günlere inat Hasretinin aşındırdığı hevesime rağmen Yine yeniden senin elinden tutmayı Ve gözlerine şarkı çağırmayı hayal edecek Bir umudum artık yok İnanarak ve azmederek Yorgun bir işçi kalbiyle yürüyerek Banklarına senin adını yazacağım Ağrısı dinsin diye sonra sigara yakacağım Bir hevesim artık yok Coşkulu kafelerinde oturup Tıka basa yalnız insanların arasında Seninle başbaşa olma hayaliyle oturacağım Sana yazdıklarımı yüzüne karşı okuyacağım Ve beraber kahve içebileceğimiz Bir masam artık yok. Üçüncü dünya harbine eş Hasımlarımla ateşkesi sona erdirecek Senin adına yeni savaşlar ilan edeceğim Senin uğruna ağır zayiatlar verecek Ve sonunda yine teslim-i silah edecek Bir ordum artık yok Masumiyetinin yegane müşahidi Sana dokunmaya imtina eden Seni haczedecek hisseleri sana devreden Ve seni İmran’ın kerimesi Meryem farzeden Bir takvam artık yok |