Bir Kahve İçimiŞiirin hikayesini görmek için tıklayın BİR KAHVE İÇİMLİK HATIR…
Türk mutfağında keyif denilince akla ilk gelen şeydir Türk kahvesi. Kahve, kültürümüzde yadsınamayacak kadar büyük bir öneme sahiptir. Sabah kahveleri, keyif kahveleri zaman zaman yalnızlık kahveleri herkesin hayatında vazgeçilmez bir yere sahiptir. Kahveye verdiğimiz bu değerin çok eski zamanlardan geldiği aşikârdır. Kahveyle ilgili dilimizden düşmeyen atasözleri bunların kanıtı niteliğindedir adeta .."Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır", "Acı kahvesini içmek", "Gönül, ne kahve ister ne kahvehane; gönül sohbet ister, kahve bahane" gibi deyim ve atasözleri aslında hep hatır, keyif, sohbet, dostluk gibi güzel duyguları betimlemek, o anlara ortak etmek için kullanmıştır kahveyi.. Gerçekten de birçok duyguya ortak etmiyor muyuz bir fincan acı kahveyi? Kimi zaman hüzündür, kimi zaman neşedir ama kahve içmek başlı başına bir keyiftir. Kahve yavaş yavaş tadı çıkarılarak içilir. İçmeden köpüğünün estetik görüntüsü bir sanat eseri gibi izlenir. Sanki siyah bir tuval üzerine yağmur damlacıkları serpilmiştir. Kıpır kıpır size göz kırpar. Adeta kendi dünyasındaki lezzeti sunar insana. Kahve deyip geçmeyiniz; kahve içmek bir keyiftir. Türk konukseverliğinin simgesidir. Yakınlaşma vesilesidir. Arkadaşlıktır, dostluktur. Bilgi alış verişi için güzel bir ortamın yaratıcısıdır. İnsan yalnızlığına çaredir, tesellidir. Kahve aşk gibidir, her ne kadar sabır ve özen gösterirsen pişirirken tadı o kadar güzel olur. Bir fincan kahve aslında göründüğünden çok daha farklı anlamlar ifade eder. Bir dostluğun başlamasına vesile olabilir, mutlu bir anın keyfini çıkarmanı sağlayabilir veya bir arkadaşınla dertleşmene ortak olabilir. Kahve yorgunluk alır, içeni sakinleştirir. Zihnini açar, bir konun üzerinde yoğunlaşmayı sağlar, uyku halini dağıtır. Gerektiğinde ağrı kesicidir. Anılar, günlük konular, heyecanlar, düşünceler paylaşılır. Fakat şu hayatta fincan gibi ince ruhlu olmasını bilmezsen, kahve gibi sımsıcak bir yüreğe sahip olamazsın… Boşuna söylenmemiş; Gönül ne kahve ister ne kahvehane, gönül sohbet ister kahve bahane. Bazı sabahlar uyanınca elime kahvemi alıp balkon bahçeme çıkarım, çiçeklerimi selamlar gökyüzüne bakarım, Ay çoktan kaybolmuş, Şimal yıldızı ayın arkasına saklanmış ama benim gibi yalnız yıldızlar gece astığım yerde durmaktadırlar. Derin bir nefes alırım ciğerlerime derim ki: bunların ne kadar değerli olduğunu hatırla çünkü bir gün kaybedebilirsin. Yaşamakla ölüm bir tık mesafede… Yaşlanmanın hatalarına kapılan insanlar gibi ben de, güne kahve ve ölüm başlıyorum. Yaşlanmışım demek ki farkına varıyorum… Sonra elimde bana bakıp duran kahveden bir yudum alıp diyorum ki ona. ‘Öylesine güzel görünüyorsun ki, kırk yıl hatırının olmasında haklısın.’ Kahve gerçek bir dost gibidir. Özünde insan sevgisi vardır. Keyifle içilen bir fincan kahve damakta hep o tadı bırakır, kalpte de insan sevgisi, yar sevdası... Ah hele o yar sevdası yok mu? Derdim ki taze elden, taze pişirdiğin kahvemden bir yudum aldıktan sonra, sevgin bir yudum acı kahvemdir. Ömrünü versen de çeksen kahrımı. Güzel günlerimizin benim hatırıma. Kahve gözlü sevdiceğim hayatım... Ne derdin hatırlıyor musun bir zamanlar; kahveler soğuk ömrüm, insan sevdiğine yıl mı sayar der kızardın. Kırk yılı bitirdik bitirmesine ama kırık yılların içinde kaldık sevdalım... Kalbi paslı olan, kahvenin de hatırını bilmez, sevdiğinin de demişler. Hâlbuki demiştim ki ben de sana: Senin sevginin kahvesinden koy yaşamıma, kırk yıldan daha uzun sende durayım dedim ama olmadı… Bu gidişle de sona birlikte varamayacağız… Hatır, hatırlarda da mı kalmadı? Dersin acaba… Gönlü hoş olanda kalır kahvenin hatırı kırk yıl can. Gönlü hoş olmayan ne kahve tanır ne de hatır derler bilir misin?.. Her şeye rağmen “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır,” diye düşünüyordum yine de… Bir kahve içelim mi, demekten başka daha mutlu bir söz olabilir mi? bir mecnunun, leylasına söylediği. Fakat her şey başından belliydi zaten. İki ayrı ayrı kutup yıldızı olduğumuz gökyüzünde. Sen çay seviyordun, bense kahve… Ama ben hala dün gibi, bugün kadar seviyorum seni. Bir yudum kahve, birkaç mısra şiir, sevdaya dâhil olan şeyler ben bunu biliyorum da sen unutmuşsun sanırım. Keşke bir kahve içimlik daha kalsaydın yüreğimde. Sonra gitseydin, gerçekten gitseydin. Ben yalnızlık telvesinde boğulmaya razıyım... Çünkü: Hiç bir kahve, "GİDİLMİŞLİK" kadar acı değildir... Orhan Veli Kanık demiş ya: “Oysa kahve içmişliğimiz de vardı bu ne hatır gönül bilmemezlik diyemedim.” Diye… Neyse ki kahvenin tadı var, tüm hayatın sorunlarına inat. Dedim, sonra sustum... Uzun bir yoldu benim suskunluğum… Bir kahve içimi, kahve kokulu bir rüzgâr bekliyorum… Sesi kulaklarımı deliye döndürsün yeter... Ben dizlerinde ölüm, gözlerinde ömür olmaya razıydım aslında ama sustum… Sustum çünkü uzun yoldan geliyordum, yüküm ağırdı omuzlarımda koca bir sevda taşıyordum içi kahır dolu… Geçmiş yıllarda ki içilen kahvelerin hatırı doldu sanıyorum. ’’Bir kahvenin kırk yıl hatırı olur da, bir hatır sormanın kaç kırk yıl hatırı olur? Bunun cevabını kırk katır taşıyabilir mi? Çok mu zor sadırdan hal ü hatır sormak…” Şimdilerde içi can kırıklarıyla dolu hayatımı kahve kaşıklarıyla ölçüyorum… Şimdi bir kahve daha içip hiçbir şey yokmuş gibi yapacağım. Demişlerdi bana ama dinlemedi deli gönül: ‘Kahve hatır işidir. Kıymetini bilenle içilir.’ Evet!.. Aynı sevda gibi, sevginin kıymetini bilenle sevda sürülür… Şimdi anladım ki sende “BİR KAHVE İÇİMİ” hatırım yokmuş… 14.11.2021 Ömer Sabri Kurşun
Aşkımız sonsuz demiştik, öyle bilmiştik
Sende bir kahve içimi, hatırım yokmuş Biz ayrılık sözcüğünü, hani silmiştik Sende bir kahve içimi, hatırım yokmuş Söyle şimdi ne değişti, unut diyorsun Gözünden akan yaşları, kurut diyorsun Yüreğini başkasıyla, avut diyorsun Sende bir kahve içimi, hatırım yokmuş Ellerin yalan sözüne, bakmayacaktın Gözlerimden yüreğime, akmayacaktın Sen bu gönül sarayımı, yakmayacaktın Sende bir kahve içimi, hatırım yokmuş Oktu sahte bakışların, durmadan vurdun Yalan sevgi sözlerini, atıp savurdun Beni aşkın ateşiyle, yakıp kavurdun Sende bir kahve içimi, hatırım yokmuş Geldiğin yollara güller, sermedim mi yar Seni ömrümün sebebi, görmedim mi yar Avuçlarına kalbimi, vermedim mi yar Sende bir kahve içimi, hatırım yokmuş… 03.10.2018 İZMİR - 05.00 (2) Ömer Sabri Kurşun |
Güzellikler anlatan sevginiz ve dik duran kaleminiz susmasın...
Şiir güzellikler sunar…
............................................ Saygı ve selamlar..