BİRANTDiyorlar ki Musarrâ bir beyitin Yaralı dizlerinden öpermiş Ruhaî Nâbî Farrin bir gâzelin matlasında vurulurmuş Yunus Od’da yanan aşkın sekinetine Kırkikindiler’de yıkanmış saçlarında Dîlefrûz iki mevsim ölüsü Dalkıran bir Kırlangıç fırtınası devinirmiş Şems’in yakasız kolsuz Tennûre’sinde Ki Aşk Daracık bir gömlekte semâha duran İki ten maksûduymuş Gülbenk lisânında dil(l)enilen Mûhibim Mahbûbum Kime ne ki Arz arş arası asitân-ı efgân ömrüm Gözlerimi iliklediğim hâyâlinin yakasında Bütün sûretler gri s’isli birer silûet Saçlarından çözdüğüm ilmek Boynumda sicim sicim kördüğüm H’âr-ı Şivân belleyip her kelâmı Cerâhât cem eden yaralarımı Parmak uçlarımla b’astıra astıra Senliliği yüzülmüş Üryân tenime gömdüm Sanırlar ki Gül-i gülistân güler derûnumda Ağlak bir nağmeyle Alaca bir Şakayık budaklanır Camımın can kenarında Sanırlar ki Tel-û terâne rakkâs Sevgilidir Sol boşluğumda Serhoş Berdûş Bîhûş gezinen Zülfikâr Sanırlar ki Alaturka bir çeng-û çegâneyle Zilli Tefli Cümbüşlü Devrilir ömrüme leyl-û nehâr Wallâ yalan Billâ yalan |
“ANDIMIZ” serbest...
Çok sevinçliyim…
Ne Mutlu TÜRKÜM diyene…
.................................. Saygı ve Selamlar.