HANGİ TAŞI YERLİ YERİNE KOYDUK
sansür bir bakış yaralamış tenimizi
yürekler hepten çelimsiz durmadan ölümü sayıklıyor iken zaman boş yere sızlan sak da lal talih nidasıyla bahtımıza düşeni toplarız her halükâr da Azrail ara sıra yoklama çekse de bize ağız dolusu kan tükürsek de yinede tenhalarda ıslıklar eser kulaklarımıza bu devirde özlemek sözcüğü idama tabidir istersen bu kelimeyi hiç kullanmayalım belki ipe çekilmekten kurtuluruz yahutta yargılanmaktan karanlıkta kırlaşan saçlarımız bizi güdüle dikçe ağırlaşan adımlarımız da külfet oluyordu sancılarımız düş kırıkları biriktirmek de idik geceler de tel tel olup yahut da; içe dönük duyguları mesken ediniyorduk sonunda sorduk ne idik ne olduk hangi taşı yerli yerine koyduk hangi boşluğu doldurduk kendimizi kaybettiğimiz yerde hep kan emicileri bulduk yaralandık yetmedi karalandık kifayet etmedi silindik de ancak kurtulduk |
YÜREĞİNİZE SAĞLIK
HEP AYNIDIR GELENEK Mİ NE
BİZİM ÜLKEMİZDE
HİÇ BİR TAŞI YERİNE KOYMUYORUZ
KOYANLARI İSE YA BOĞUYOR YADA KOĞUYORUZ