kısa kısa...
En derindedir bazı şeyler
Hisler Tutkular Kırgınlıklar Tutamayıp tutunamadıklarımız hep bir derinlerdedir Ve biri gelir Uzatır elini Çıkarıverir göğün üstüne bedenini Güneşinde üstüne… Yar, yar-ım olanın bütüne ermesidir… Har, sönen yüreğin yar-ile kıvılcıma dönmesidir… Var, olmayan gece ile gündüzün yar-a dönen yüzüdür… Kar, ummana ekilen tohumun yar-ile bedene geçişidir… Vurgun saatlere çeyrek var Akrep yelkovanın kıçından ayrılmamakta Birazdan Az sonra belki de Karanlık dehlizine bırakacağız kendimizi uyku denen yarı ölüm halinin Ve belki de Her ölüme yeni bir yaşam sıkıştıracağız saniyeler içinde Ve yeni güne uyanmaya gark edecek aynadaki solgun silüetimiz Ben kimseye kendine iyi bak demedim Kendine aynadan bak dedim ki; Kişi güzel bakabilsin kendine de... Bazı şeyleri unuttuğum Aslında unuttuğumu sandığım Ve keza unutmak için hasırların altına süpürdüklerimi, Bana bir güzel yeniden hatırlattın Iyi ki geldin Iyi ki varsın... Her varış bir kaçıştır aslında Her kurtuluş/un bir mahkumiyet olduğu gibi… Bencileyim yaza döndü yüzüm Kah ahvalini seyreyledim Kah küçük bir buseni Hava ayaz Boran,kar, kış Ama içim sıcak Hadi uzat!!! elini göğüs kafesimden içeri Sadece dokun... Bırak defteri kalemi elinden Sonra o telefonu da koy bir kenara Kelamları kısaltarak konuşma Ki hayat nasıl kısa cümlelere küçük puntolarla sığdırılabilir ki.. Hadi çık balkona Yak bir sigara Elinde bir bardak çayında mutlaka olsun Sigara çaysız yetim gibidir ya hani... Şimdi derin bir nefes çek Hem sigarandan Hem havadan Hem hayattan Hemde... Hadi bırak kalemi kağıdı Yaşamın kendi yazgısını ilk ağızdan dinle Sessiz… ama tam da olması gibi nakaratı yaşamın… B.P. |