saklı klasörgöğsünün fermuarını derin çek mezarlar avuçlarını kapatmayacak aklımın iliksiz teni ter servileri dikmek ayaklarına kalıyor taşları hiç bir inancın değil koşturulan sol omzun yazmadan sevişebilirim birliğe gölgeden geçiyor yolun gözleri yüzünün secdesine kalacağım çok o ormanın ağaçları delirmiş bak hadi boş ver desen kopsa dudağından edebi partner olup kızıllı ayıp sakınca hep provasına dans eden yaprak düşeceğim yine köklerinin suyuna o yapış sonsuza kağıttan binekli fırtına cennetinde bilinmeyen zamanın öldüremezler dallar tabut vermiyor gündüzlerini uyuturdum kutsal günün uyuduğunda diriliyor insan işaret parmağından alnı kara kalıyor geceye ölüp gelenin öpüyorsun yeniden çiy yağmur sağanak geçiyor yanığından kanayan yara |