GÜZ ÇARPMASIkırılgan bir zamanın çentikleri yürüyor tenimde güz elinde süngülenmiş ağaçlara benziyor akşam milyon katmanlı bir yorgunluğu seriyor siyahın kollarına yüzüstü düşmüş bir hayatı çiğniyor kentleri terkedemeyen yalnızlıklar usumda kerpiç döküntüleri felçli yollarda takatsiz gölgeler demini zehre mayalayan çay gırtlağıma oturuyor akışkanlığına inat suskunluğun son kırıntılarını eziyor dilim depremler doğuran deprem oluyor şiir nizami bir düzlük bölünürken düşümde yanaklarımda yaprak açıyor ısırganlar yosunlu bir el dokunuyor yamaçlarıma yüreğimde sancılı bir yara hançerine sarılıyor yaratıcısının soğuk bedenini ısıtmak için bir tarafım çöl gözlerine mil çekilmiş nehirleri selamlıyor belli su aziz bir kıtlığın yanından geçmiş dokunmamış hiçbir şeye o yüzden böyle dipdiri öldürmüş az ötesini hasretten nerden toplayıp getirsem kendimi kaç parçaya bölmüş beni zaman kime sorayım kimde kalmış bugünkü en son parçam söndürülmüş ateş isli gök külde boğulmuş toprak söyleyin bana kayıp denizlerimi kim içmiş neden yüzümden dökülüyor öksüz martı çığlıkları ben kayıtsızca gülerken 19 EYLÜL 19 ali rıfat arku istanbul |