AKŞAM SEREMONİLERİ-2yangınlardan yola çıktım bir bir bıraktım korun ellerine içimde gezinen tüm tenhalıklarımı geriye kalan kabulümdür sırça saraylara karşı isyanım ben mazlum gözyaşlarıyla sulanır topraklarım yarının kapısına vurulmuş paslı kilit dahaca uyanmamış bir halktır anahtarım akşamların yorgun koyununda kendini unutan eşkıya türküleriyle yoldaşlık eder dağları dolanıp zihnimi ısıran rüzgâr bu susuşlar ki aklın cenderesinde kıyamet çeperini dingin bir deryaya çarparak biler yoksulluğunu fabrika dişisine borçludur korkusuzca boynunda taşıdığı cehalet umudunu ektiği topraktan fışkırır diline bulaşırken elinin nasırı uyanıp birinci rüyadan ikinci rüyada köle olan zihniyet uyutmak kastıyla başına dikilen talih sana ninniler söyleyen bir medeniyet sanadır kural kanun yazılı dikteler sana sınır koyanların anla ki sınıra ihtiyacı yoktur kutsal bir körlükle korurken sen onları aczin bittiği bir yer olmalı bu denli sahipsiz olmamalı yarın ellerimizle diktiğimiz duvarın mapushane tabelasını demirden döven arkadaş artanıyla bizlere kelepçeler döken seni koruyup kolluyormuş kanunlar yerine gelecek köleler büyütmen için ne demeli şimdi kimler için üretilir tanklar tüfekler kimedir salınan korku kimin içindir kutsal akitler tanrıyla yapılan tek yanlı sözleşmeler ağaç senin bez senin deniz senin kimler gezinip durur aklının dümeninde senin bir türlü varması gereken limana varmaz senin gemin düşünmeden mi dalgalanır sular umudunda uyanmalısın bu sağır sonsuzluktan güneşten başka neyin var senin 18 eylül 18 ali rıfat arku istanbul |