-NE DAĞLAR O GÖNLÜ DAĞLAMADI Kİ-Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Fazıl Hüsnü DAĞLARCA anısına...
çocuk
küçüktü, küçücüktü top peşinde mi koşardı? sanmam, hiç sanmam yoksunluklarla dolu bir dünyaydı onun ki çabuk büyüdü benliğinin derinliklerinde yaradan rabbini tanıdı, güç aldı ondan ve büyüdüü büyüdü çocuk tanrısal yetilerini gösterdi ona o içindeki çocuk büyümeyen ve seneler seneler geçti asırlara bedel yıldızlarla bezeli bir gecede kutlu gök uzanır göz alabildiğine mehtaplı bir yaz gecesinde bir insan o dem tasavvur noktasında bir tatbikat anında boylu boyunca uzanmışsın çimlere dağ taş emrinde sözün geçmez oysa gök kubbeye zaman nedir, düşün hele varlık nedir, düşle bir evren hangi manaları uyandırır? muammadır başı sonu sorgular zihin ha babam de babam top oynamakta in cin çift kale bir ışık düşer gönle apansız süzülür billurlaşır heceler istemsiz en zifiri karanlık zamanını gecenin tan ağarır takiben şahlanır ki atlar, aman ya rabbim! tozlu yollarında mazinin çağıldar bir destan vakti yadigâr olur Karacaoğlan’dan sen aldın işledin nakış nakış ayazında kışın yalın ayak bebeği örtülü kağnının sırtında emeğini simgeler kadınımın kahraman anam elifim bir manevra bekler yine bilinmez ki ne vakit ses ver ey şair yürek! düşlersin hangi mâverâyı? kim bilir hangi mâverâyı? L.T. |