Ağlar Karanfil
Çeyrek karanfil gördüm sokakta
Bir maziden akan dramatizim Elimde yağmur kokan taşlar Sabah yolcusu tüm kuşlar Berrak gökyüzünü öpüyor şimdi... Çeyrek karanfili aldım elime Hikayat başladı sancı ile Düşlere ait acılar denizi Ağladı ve sustu sonra Korkular başlarsa Kilit tutmaz olur Ömür derin bir mahzen Giren çok çıkan az olur Habersiz bir mektup aldı gözlerim Görüyordum onu sevdiğini Ben de sevmiştim oysa ki Meltem rüzgarlarını ve ağaçları Orada biraktiğin ne varsa Bilirim sessizliğe dair Ağlayan bir karanfil Gam yüklü tomurcukları Emiyor sessizce Ellerini demir parmaklıklar okşuyor Bedenin buz ranza kokuyor Arada bir seraba düşüyor Yalnız ve perişan karanfil Geceler değil de yaralayan Şu kalbe saplanmış ahu gözlerin Bir dolmuş kulübesinde Elele tutuşmuş pervaneyiz Rıhtım ve iskele babası Kaç kuşaktır burada Tenha ve biçare oturuyor Arkalarında ağlayan karanfil Bir maun ve mümbit ezan sesi Kainata verirken nefesi Gel çık şu karanlıktan Ağlamaktan Sarılmaktan Yorgunum Karanfil İhya eyledin beni serseri iken Aklımda gül vardı Gülden öte can vardı Nereden düştün yine yadıma Ağlayan karanfil Sokak lambası altında raks eden Bir heyecanla soluk soluğa Dünyaya kör emrine âmâde Zincir olsaydın keşke... Keşke karanfil Ağlarım ne zaman bir çocuk görsem Kokusuz kalmış ve mahsun iken Vakti dolduran ne var ise Al ömrümü senin olsun İste karanfil Irgat baba yorgun telaşlı Mavi gözlü yarine güldü Perçem dudaklarına Susam kokusuna Ve zülf ı yâre Bakmaya utandı Senin yüzünden Karanfil Islak ışıklar bana ait Tüm pencere kenarinda Gördüm ismini Ağlayan karanfil Posta katarı ellerimde Acı haber var dostlar Krizantem gelmiş Bahara Ağlıyor yine akşamlar.... Gel karanfil soba kokulu çay yaptım sana İnanmadık bir türlü sana ve sevdana Ceylân olsa ne yazar Ayaklar altında çiğnenmiş karanfil ! |