ADAK
Yıldızlar söndü, gök karardı birden
Dolunay damla damla akan ılık kan ile dolarken, Renkler soldu, uçsuz bucaksız boşlukta Kaya, kum , ölü ağaçlardan ve külden başkası yoktu. Anladım ki çürümüş ölü; umutlar ve yarınlardı, Dün; boktan, Bugün ise iğrenç bir hastalıktı Melekler dökülmüş tüylerine esefle bakıyor... Lanetli kılıcını göğe zaferle kaldıran Şeytandı... Ve Sen ! Saklanıp korkularından, Dur ! Ağlama çocuk ne olur ! Gökte çakan ölümcül şimşeklerden her biri, Sana yükleyecektir öfkeyi kutsayıp lanetle seni iyliği unut, doğrul düştüğün pislikten ! Ellerindeki bulaşmış kanın sıcaklığından tadacaksın, Uzak durup da kaçamazsın Lanetlenmiş gözlerden, Doğruları ve Yalanları tartacaksın belki yeniden Bir Tabutun içinde o adi ruhunu dinlerken... Ölüm kol geziyor Kanlı Ovada Göz yaşları yakıyor irinli yaraları Unut bu günü, düşünme yarınları Yara ve yüktür geçmişin hatıraları Öleceksin kaçsan da göt korkusuyla, Yakalayacak seni Karanlığın Yarasaları... Yıldızlar Çoktan söndü, fer yok güneşler de. Dolunay Kan ile kızardı, ufuk kıpkızıl... Ölü benzi gibi soldu renkler çoktan, Kahinlerin kehanetlerinde vefaya yer yoktu her şey çok Boktan Ellerindeki pıhtılaşmış kanı sür alnına, Kader çizgilerin derinleşsin kanla, Ölü etleri çiğneyip, tükürürken doğumlara Sen bir prematüre bebeksin adanan karanlığa Serhat Sezer SS |