Ayıbı ayıplamak
NE AYIP
Ilgın-1995 Bazı şeyleri değiştirmek Gönlümce biçimlendirmek istedim de Yeniden Uyardı uyaran, incitmeden “Ay dost, lütfen Olmaz öyle şey, deme En olmaza bile Aklının reddettiğini gönlüne sor Unutma Kadir-i mutlak kayıt altına alınmaz Duymadın mı olmaz olmaz” Dondum kaldım öylece, şaşkın Tek bir zerreyi bile değiştirmeden Yeniden baktım İçten dışa, baştan sona Gördüm ki onbirinci boyuttan Her yapı, her canlı, her oluşum Varlar ve yoklar Her doğum ve ölüm olağanüstüydü Mükemmeldi Her şey, öylesine gerekli, öylesine ki Vazgeçilmez Olmazsa olmaz Sonraları için, var ve yok, olduğu gibi kaldı “Eser müessire delildir” Elbette elbette Ya ilâhi Sözüne söz katmadım Hem utandım evvelimden, isteklerimden Yerindim cehaletimden Ayıbı ayıplamak-meğer- ne ayıp Bilmem gerekirdi Kesinkes Sen abes yaratmadın Arınabilse gönüller kinden, nefretten Beyinler kör cehaletten Gecede gündüzde, aralıksız Dört mevsim gün beyazı, yediveren Atlas kefen giyinir de-yaşarken-insan Olurmuş insan Sırf sevgiden Sorunlarla cevapları yokluğa karışırmış Evren çapınca Mecmuâl Bahreyn-yani İki deniz bir olurmuş-sakin Öyle ki var ve yok aynı şey Neyse o Ol denilmeden ilkin Lâ mekânda donmuşken zaman Varlığın külliyen rahmet olduğu Sevgiliyle bir olunan yerde Söze şiire ne gerek Farkı yoksa-yaşarken Dünyanın âhiretten Cehennemin cennetten Ezeli ve ebedi İnd-i ilâhide olmadığı gibi Maksat hâsıl olmuşsa Söyle, can dost söyle Şıha ne Mire ne gerek Söze ne Şiire ne gerek Söze şiire ne gerek |
Güzellikler süzülmüş yüreğinizden.
Hürmetle.