KARANLIKŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Hüzzam yani dır nefes Aldığım nefes ağır cüsem ağır Ağıt yakarım gecenin karanlığına Aldığım nefes kezzap kokar Asi yanım ortaya çıkar Mapusluk zamanım dile gelir Ranzam ve üç adımlık voltam Her sabah bir güvercin konar Demir parmaklıklı pencereme Uzanır elim kuru ekmektrn bir parca vermeye Cam duvar olur Ben dört duvar içerisinde Beyhude deli Namzet gözler değmez gözlerimrime Hep aynı gözler hep aynı düşünceler Ayaklarım volta vaktine alıştı Beynim ise benim yüreğimle volta da Kainatın bekçisi olurum kah Yüzüm güneşe dönük. Ömür dediğin ne ki? Devşir gözlerini gözlerimden Matem yüklüdür benim hayatım Asiyim kimi vakit deli Süretim benzemez başka süretlere Mahşerin derin kuyusındayım Kaderin kalemini çaldım Sısız sesiz ve bir okadar mağrur haldeyim Kıskanırım güllerin al kırmızı yanını Kıskanırım dalından koparılfığı vakit Kadifedir naindir zariftir Gülü gül gibi kadına benzetirim İhanet saçlarına bulaşmadan Tövbelerime inat Günahlar işlemeye başladım Tecellisi olmayan yanlarıyla Cevapsız mektuplar yazıyorum Yazdığım her mektup benim adresime geliyor Dün benim bu gün benim yarında ben olacağım Yeniden kezzap nefesten bir tutam Ciğerlerimin iflas bayrağını dikene dek Bir güzelin gözleri düşer koğuşuma Adı sanı belli olmayan bir sancı düşer sol yanıma Sessizlik örter üstümü Sessizlik örter Üryan yanımı Ben cehennem alevlerinde Beyhude deli olurum Harrlsnması ı için alevin Dertlerimi eklerim Dertlerim yandıkça Mutluluklarım azalmaya başlar Baş kaldırmaya başlarım Sonsuzluğun kezaptan pay biçmiş nefesine Erdu esman yanar Ben yanarım Düşler yanar ben yanarım Yürek yanar ben yanarım Kahpe dünya yanar ben yanarın Ne çok sevmelerin olmuş bu hayatta Kimine eyvallah demişim Kimine elveda Kimine yüreğimi açmışım Kimine gönül kapımı Hiçbiri bilmez Dör duvarlık hücremi Hiç biri bilmez demir parmaklı hücremi Ağıtlar dolanır dilime Sazımın telleri eksik çaldığım melodi Yüreğime işler Dinleyenin kulakları Beyhude olur Zemheri karanlığımı Güneşin ışıklarıyla boğmaya geliyorum Kaderin kalemimi teslimiyet valine geliyorum Yolum uzun yolum kısa Ömrüm uzun ömrüm kısa Hangi zamanlara ekleyebilirim ki Vakitsiz doğan güneş gibi aşkları Ben Kendimi sevmeyi bilmez iken Aşkların ortasına tav oldum Hücrem aydınlığa gebe kalma zamanına denk geldi Şimdi sukut vakti Taki karanlık Üryan yanımı örtene dek... Hüzzam yanidır nefes Aldığım nefes ağır cüsem ağır Ağıt yakarım gecenin karanlığına Aldığım nefes kezzap kokar Asi yanım ortaya çıkar Mapusluk zamanım dile gelir Ranzam ve üç adımlık voltam Her sabah bir güvercin konar Demir parmaklıklı pencereme Uzanır elim kuru ekmekten bir parca vermeye Cam duvar olur Ben dört duvar içerisinde Beyhude deli Namzet gözler değmez gözlerimrime Hep aynı gözler hep aynı düşünceler Ayaklarım volta vaktine alıştı Beynim ise benim yüreğimle volta da Kainatın bekçisi olurum Yüzüm güneşe dönük. Ömür dediğin ne ki? Devşir gözlerini gözlerimden Matem yüklüdür benim hayatım Asiyim,kimi vakit deli Süretim benzemez başka süretlere Mahşerin derin kuyusundayım Kaderin kalemini çaldım Sısız sesiz ve bir okadar mağrur haldeyim Kıskanırım güllerin al kırmızı yanını Kıskanırım dalından koparıldığı vakit Kadifedir narindir zariftir Gülü gül gibi kadına benzetirim İhanet saçlarına bulaşmadan Tövbelerime inat Günahlar işlemeye başladım Tecellisi olmayan yanlarıyla Cevapsız mektuplar yazıyorum Yazdığım her mektup benim adresime geliyor Dün benim, bu gün benim, yarında ben olacağım Yeniden kezzap, nefesten bir tutam Ciğerlerimin iflas bayrağını dikene dek Bir güzelin gözleri düşer koğuşuma Adı sanı belli olmayan bir sancı düşer sol yanıma Sessizlik örter üstümü Sessizlik örter Üryan yanımı Ben cehennem alevlerinde Beyhude deli olurum Harlanması için alevin Dertlerimi eklerim Dertlerim yandıkça Mutluluklarım azalmaya başlar Baş kaldırmaya başlarım Sonsuzluğun kezaptan pay biçmiş nefese Erdu esman yanar Ben yanarım Düşler yanar ben yanarım Yürek yanar ben yanarım Kahpe dünya yanar ben yanarın Ne çok sevmelerin olmuş bu hayatta... Kimine eyvallah demişim Kimine elveda Kimine yüreğimi açmışım Kimine gönül kapımı Hiçbiri bilmez, Dör duvarlık hücremi Hiç biri bilmez demir parmaklı hücremi Ağıtlar dolanır dilime Sazımın telleri eksik çaldığım melodi Yüreğime işler Dinleyenin kulakları Beyhude olur Zemheri karanlığımı Güneşin ışıklarıyla boğmaya geliyorum Kaderin kalemimi teslimiyet vaktine geliyorum Yolum uzun yolum kısa Ömrüm uzun ömrüm kısa Hangi zamanlara ekleyebilirim ki Vakitsiz doğan güneş gibi aşkları Ben Kendimi sevmeyi bilmez iken Aşkların ortasına tav oldum Hücrem aydınlığa gebe, kalma zamanına denk geldi Şimdi sukut vakti Taki karanlık Üryan yanımı örtene dek... |
Güzel bir güncel eser yazmışsınız…
Şiir yeni bir yaşamdır…
...........................................Selam ve saygılarla..