Bozguna Uğramış GibiyimTanrı bağışladı derken vurmuş tokatını Ayrılığın yanıbaşına çöküp kalmışım Ver yansın edip gelmişine geçmişine Bir kaç kadeh atıp soramadım Yılların hesabını kendi kendime Şimdi soruyorum size Anlatabilir mi yıllar yaşadıklarımızı Yokluğunun yüreğime ağıt gibi düşdüğünü Senin dağına kar yağmaz bilirim Bana kendi dağımdan bahset arkadaş Sarı yaprak gazel olup Ozan teline düştüğünde İnledi mi türkü türkü name name Geldimi kulağına çoban sesi kavalın Uykusuz battı mı dikeni gözüne Bu gün Öyle bir tasa öyle bir kaygı öyle bir telaş var ki yüreğim de Ne desen ne söylen faydasız Bozguna uğramış gibiyim Gelde anlat anlata bilirsen gönlüme Say ki yağmura düşyor ansızın Islanıyor sırılsıklam öpüşlerimiz Senin hissene gül sevdası Nehirleri taşıyor volkanlar kaynıyor sabahın köründe uyandırıyorsun beni Bende diyorum ki Al tutamadığın ellerimi götür Usulca dokundur dudak uçlarına Sakla yalnızlığını yalnızlığıma İçinin kanayan uçurumlarından Sarı çam gibi sök al kökünden Esmer başaklar bırak Alın terini sür ekmeğime Öpmezsem zümrüt bakışlı gözlerinden Bende namert olayım Şimdi birer yaralı ceylan gibiyiz Kararsız kalmışız ölmüşüz ikimizde Katilimiz zamanmış meğerse Bastırıp sımsıkı dudaklarımı Cehennem gibi yanarken Öpmemek isterdim ağzının içinden Salim Erben |