MEMURUM BEN
Sekiz on yedi saatten ayrılmaz gözler,
Buyur, emret efendim, tamam şefim, sözler, Bütün hakkımızı almış, oturtan beyler, Her zaman haline şükreden memurum ben. Zil çalar ağzımız sulanmaya başlıyor, En küçük hatamızda, müdür bey haşlıyor, Aybaşında da alacaklı karşılıyor, Konuşamayan ağzı dilli memurum ben. Siyaset, fikir üretmek yasak bizlere, Beş yılda bir oy için çökerler dizlere, Acı enayiliğime, emek yellere, Sözde sendikalı, sopalanan memurum ben. Altı yıl takla atarız bir kademeye, Derece terfisi kapanırız secdeye, Yaranacak, ispiyon eder müdür beye, Yüreği param parça olmuş memurum ben. Çocuklar, hanım, elime bakar gelince, Rüşvet oluyor, hediyeler verilince, Altı yüz milyon lira maaş denilince, Alınca tükenmez sanılan, memurum ben. Her söze emme basma misali tamam der, Kuru ekmek bize verilir, onlar bal yer, Hanım pazar, çocuklar yol parası ister, Maaşı taksitlendirilmiş memurum ben. Yüzde beş zammı uygun görür büyüklerim, Ne yapalım, daha iyi secde ederim, Belim doğrulmuyor, krediyle öderim, Kaderi sınırlı, gariban memurum ben. Başı dik olursam, sürgün yolu görünür, Makamlara ulaşmaya, yerde sürünür, Birbirinin ayağını alır, düşürür, Kılığından bellidir, garip memurum ben. 22/8/2005 |