ANDAÇ
çırpınmak
nafile örtülerin güzünde karanlık yanağımızı delip geçince nasılsa yenik düşeceğiz kuştan bir uykunun ağzında al götür beni düşlerin çayırında şahlanan rüzgar tehdit edilmemiş bakire bir toprağa suyun kınından yeni çıktığı acıtılmamış bir gökyüzünü başına bekçi diken bir yarına kımıldadıkça her yerime batan zaman mektupların iğdiş edildiği bir uçurumun ellerinden tutuyor korkularımı besliyor içimdeki küçük kaybedişler sultası körkütük bir sahipleniş vicdanlı bir serseriliğe karşı aklımda kabukları soyulmuş bir ağaç sızısı ellerimde gitmek özgürlüğü zincire vurulmuş bir seyyah gözlerimde anlamak eylemi kanırtılmış bir manzara kendi düşünde oynayan çocuklara gökyüzünden indirilmiş modernlik ölümün toprağı erken karıştırması sırtımda ağır kamburu insanlığın alnımı karışlayan girift bilmeceler soy kütüğü bir uçuşu bellememiş düşünceler kader kapağı dahi açılmamış bir kitaptan alıntılanan insanlardan türeyen ezber kuşluk vakti ellerini bağlayıp içime attıkları kuyu bir kent acizliği kollarımın bana ait olmaması ayaklarıma giydirilen pusula içimden geçen yolları göstermeyecek tenimdir artık kulluk hırkası isyanı kitaplarda görse kendinden ürkecek 03:13 08/08/2018 ali rıfat arku istanbul |