AĞUSTOS BÖCEKLERİ
anız kırarız umuduyla boşuna erteledik ekini
bir gafletin korunağında soldur dük gülün rengini sırf zevzeklik olsun diye örümcek ağı ile örmüşler görüş açımızı maçımızı mağlup bitirmişler nereden gelir bu termaşlar bu oyunun kimlerdir müdavimi ne kadar durdursan da vakitleri yakalayamazsın kayıp ettiklerini bir gün gelir isyanına yansır yüreğinde biriktirdiğin bunca sır asla engelleyemez sin kendini bir sevda yangınıdır belki söndüremediğin yahutta bir eksikliktir göremediğin en sonun da razı olmasak da kabaran gönlümüze bir mekik düğümü attılar postaladılar bizi defin işlemlerine oysa birilerine bir aşk borcumuz vardı bakmadılar duygularımızın zenginliğine nisan yağmurları yılanların ağzına düşerse zehir midyelerin ağzına düşerse inci olurmuş ben ağustos böceklerinin diline düştüm onun için ıslandım tepeden tırnağa her doğan bir gün ölürmüş her ölen ya yakılır yada gömülürmüş gelmezmiş gidenler bir daha geriye bilir misin be gülüm silahımın fişeğine kurşun yerine seni koyup her gece kalbime defalarca sıktığımı bilir misin sevmek suçunu işleyip ne sitemler işittiğimi nihayet öğrendim cellat imin kim olduğunu bir hamlede ipi ne büyük bir zevkle çektiğini öğrendim şüphesiz ölüm benim için bir tatil kimse o bir katildi geç olsa da anladım ben asılınca değil unutulunca sonumun geldiğini |