tutunuş öykülerimsanki bir fırtına teğet geçmiş nefesimi garip bir şekilde içime içime kaçan gözlerimi alamıyorum kendimden kirpiklerimin üstünde nevrotik yalnızlıklardan kalma sancılı bir bekleyiş var gibi göğsüm kışa dönmüş yönünü yüz çukurlarım ayın şavkından azâde .... çoğu zaman tüm ko(r)kuları söküyorum üstümden derin bir nefes alıp cennet emsali kokunu çekiyorum genzime ve uzun uzun hatları silinmeye yüz tutmuş çehreni seyrediyorum ellerini elime düğümlüyorum hatta büyümek zorunda kaldığım silik çocukluğumla ... gözlerinin kahve koyuluğunda unuttum kendimi anne hep üstü başı yırtık bebekleri sevdi ellerim senden sonra hiç ölmeyen anneler diktim onlara kocaman şefkatiyle sarsın diye bedenlerini sevgi sığınağı kollar teğelledim saçlarımla parmak uçlarım üşüdü sonra sensizliğimle yastığıma göz pınarlarım sağılırken avuçlarımda gelmen için yalvaran duaların ağırlığı birikti yine de akıl sağanaklarımda yıkamaya çalıştım senli düşlerimi iç yanıklarım büyüdükçe daha da küçüldüm kalbimde anne sevimsiz çığlıklara boyun eğdi bazen sana tutunuş öykülerim -affet beni .... ayakların deli mavi sonsuzluğa koşmalı şimdi senin ilkbahar ertesi gökyüzünde belki de yeniden özgürlüğe süzülürüz seninle yavru bir serçenin kanat çırpışındaki seste .... kuzeyinkızı |
sanki bir fırtına teğet geçmiş nefesimi
zihnimin çıkmazındaki tüm cümleler bağbozumu
Üzüldüğüm konu yukarı da yazdığım cümlenize istinaden bir şiir bir kıta yazmıştım o gitti bir bakıma. Hatırlayamıyorum baştan aşağı hepsini. Olsun bir başka zaman da yine yazmak ümidiyle.
Bu şiirinizi çok beğendim, ki diğer çalışmalarınız da takip ediyorum hepsi çok özel ve güzel
Sevgiyle kalın, saygıyla