ARKAİK GEÇİT
sağanaktan bir duaya karşı örtünüyor
çaresizliğine kılıf biçen insanlar teni geçen deprem tine vuran çalar saat boş bakışın dolduramadığı duygu kabı bırakıp gittiklerimizden arta kalıyoruz bu yüzden biçimsizlikten müteşekkil varlığımız alnımızdaki aynanın ayıbı bir bozgunun elleriyle kavramak dünyayı bir kaçağın gözleriyle seyretmek dinginliği göçebe hatıraları çiğnerken su kenarında yerleşik hayatı giyinen benliğimiz ufka kapanmaz bir delik açıyor modern çağın tamtamları oysa ki dönüp dolaştığımız yer bir gölge boyu yalnızlık renklerin arasında duyumsamadığımız hilesi hurdası ve ustası bir çiğnem ot olan arzın düşürdüğü kabzası zehir içen bir hançerin sızısı ete değmeden sapından kanayan örsün öksüz bıraktığı nadide bir işçilik harikası hayra alamet değil bu vakitler neyi unutup neyi sustuğumuz belli değil bir muştunun peçesini kaldırınca merak tohumları çatlamış bir sesi bölüşür uçurumlar ezelin gövdesindeki yarıktan ebede bir girdap açılır ezilmiş bir çiçeğin dalında dumura uğrayan nefes rüzgardaki isyana katılır merhamet bir kışlaktan ötekine gitmeyen sıla kolları yara bere içinde fütursuz bir garip bekleyiş yolları örten kar dağları gizleyen sis bir sevişmenin izi olamamış kavuştak ölümün teninde kıpırtısızlığı çiğneyen zaman ağzından kuşkular korkular dökülen çömlek ateşin toprağa bıraktığı fitne kül nezdinde dik duruşun yaygarası 30/07/2018 2353 ali rıfat arku istanbul |