TENKİTmerhabanın kırgınlığıyla örtüşüyor bu medeniyet yabani çiçeklerin boynunda mazot kokusu taflan yaprağına sıçramış umutsuzluk hangi kapıya varsak yokluğa gerilmiş bir ağ açıyor düşlerimizi dişlerimizde geçici zevklerin izleri tertemiz ellerimiz korkak arzularımızın yanıbaşında toprağın sevdasında yeredememiş kentli bir masalın işlediği kulaklarımız acısını duymuyor ezilmişliğin tutsak bir şafakta çınlıyor böğrünü kafes kuşlarına dal eden utku sahifesi mürekkep denizinden damla içmeyen laf kalabalığı kitaplar ufkumuza düşüp yangınlar çıkarmıyor artık yorulmamış baldırlarda gövde eziyeti üç arşın gelmeyen bir seyahat oysa yürüme mesafesinde duruyor bakir ve aşk ile tanımlanmamış bir dünya azılı bir gürültüyü durmadan desteksiz notadan üryan müzik deyip acımasızca canhıraş ruhumuza sokan işte bu medeniyetin karın ağrısı beynimizin bütün gülüşlerini parçalayan sahtesi makbul bir sohbet dinlemekten öte dilin çemberini çevirmek için beklenen sıra tene gömülü bir şey midir ki aşk dediğimiz usta kaçak endamı döndürüyor yalnızca gözümüzde kendini arayan nazar sevgilim bu çağdan ruhuma aldığım yegane varlık kuşun uçtuğu kervanın geçtiği bir alem dolanır kafamın içinde bundandır kendimi kaybederim ıssızlığı kaderine giyenlerin kalabalığında kendimi ararken rastlamak sana rastlamak aleminde kaderden bir ayna içimde vardığım yer ve bulduğum şeyler şüphesiz sana dair 28.07.2018 ali rıfat arku istanbul |