sana/sadece sana..öleceğim mi dedim sahi öylemi demişim dağılmışım ellerimi bırakmadım henüz özleyeceğim demişimdir sadece özleyeceğim... şşşş kızma bildiğin gibi değil korkuyorum sadece kibriti bulamadım ve henüz yakmış olduğum bir ateş yok... ne mavi akşamın küllü mevsimine aldanmışlığım ne de küllü mevsimin içinde gözyaşından doğmasını beklediğim bir kahraman yok... yüzümü arıyorum kırık aynaların izinde ki senindir bıçağın keskinliğinde gördüğüm el... çağlayanın intiharı boşluğa bırakmaktır kendini demiştim ya hani işte bak bunu ben demiştim anımsadım dağılmadan anımsadım ve eklemiştim intihar eder bütün sular ki o sevişmenin ertesi işlenebilecek başka bir günah yok... senin çatlaklarından sızan sularda aradım arındım bilimsiz en eski kehanet gibi son halkasını kırarken zincirin önce paramparça oldu dağıldı sonra dağlandı ve sonra aynı yere perçinlendi halkalandı.. özgür değildik biliyordum bilmek anlamakta değildi sadece istiyordum neyi? neden? değil tenindeki iki doğrunun izinde içinde kaybolmuş bir kuyuyum şimdi öylesine b-akıyorum tanımak için aynalara bir anlık değil bu bir andan gelecek zamanlara uzanacak... sesini kısma tırmanıyorum... (...) |