çağıran deniz ve rüzgar diyetigülün taç kırmızısından süzülüp mor sedirin berrak kanadına aktılar ibrişim çatılı yerleşkelerin ufkundan bereketini rahmine gömen anız sarısı topraklar boyunca çocuksu yoksunların buğulu gözleri karşıladı onları ve yağmurlarını uzak seraplara defneden bulutların kirlisarı mezar taşları ölü istiridyelerin kabuklarına tırnaklarını bileyliyordu yine de deniz atalarına bir yeşil mercanın yıkık mimberinden ağız dolusu küfreden adamlar elleri rengarek panaromaların rahmi yalnız tepelerin salkım söğütlerine adaklar karalayanlardı kayıp kadınlar kilitlemişti dudaklarını taş zincirlere seslerini özgür yelkenlerin rüzgar diyetine veren susmaların forsaları |