KIBLEMDE SOLUK DİZELER...Bir düş’ü sahiplenebilirsin Kıymet bilmediğin hatıraların, Göçen hazan yapraklarının Endamının biteviye hıçkırığı Zalim sunumunda cihan bildiğim Gönülsüz yaşanmışlıklarımla Aşk, diye şiirin iksirini içtiğim. Yâd edip dünü de, günü Sersem bir cümleye serdim. Sanrıların menkıbesine doldurdum hüznü Dur durak bilmediğim mevsimsiz ölümlerin Kıblesine yığdım işte Aciz benliğin ufkuna yaraşır O kelam sızım. Belki zafiyetlerin tutsağıdır her kelime Söz birliği ettiğim kaderin İhlal ettiği yaprakları Hani daha dün gibi Göçüp giden çınarımın. Ah, beyhude serzenişlerim! Zaman, mekân özlemi Konup da kanatlarına nefesimin Zuhur eden hangi teselli ise Temsil ettiğim bir ömür. Zanlar da yakar Zaman hepten yalar acılarını. Bağnaz sarnıçlar Firar eder Perde perde yükselen hüznün buğusuna da Şerh düşer İçimdeki körpe sitemler: Hem bağışlandığım Hem bahşedilen bunca asil zerreyi Top yekûn sildiğim Kayıp makamında sözsüz yalanlar Sıfat nazarında Suskun lakaplar Yine ant içtiğim Sefil benliğin Rüştünü ispatlamakla nakşeden Dokusunda zifirin Bağnazlığı Aşkın yalnızlığı Tetiklerken düşbaz kıblemi Tutunduğum değil Tutmaktan men ettiğim asi kalem Zarif bir tebessüm meyleder de Züğürt tesellisi Yazdığıma binaen bunca ölümlü şiiri İki dudağım arasında kopan Vaveylası adeta Tutuşan içimdeki zemheri. Zaafım da sen Sefil kabrimin Issızlığı da… Bir dirhem de olsa Keşke Ererken son faslına Bu yüreksiz coğrafyasında elemin Kandığım doğasına her insanın. Gönülde ne yalan ne talan ettiğim Ömürlük bütçem: Kazanıp da kaybettiğim Ayan beyan. Şimdi ettim yeminimi Bozmadan da yüreğin istikametini Ölümün peşinden sürükleniyorum Kâfir atlasında şiir benzeri kelamın Naaşına dokunup da usulca Gidiyorum Şehirler istila etmeden yüreği Kıblemde soluk dizeler Men etmeden İçimden sızan son yaşam belirtisini. Yeter ki nifak sokmasınlar Hazan benzeri bir yaz’a nazire ederken Belki maruzat bellediğim Bunca imgeyi Sunup sunup ölmeden Yazdığım son menkıbe. |