İstanbul Yaramı sar
Öyle bir vurgun yedim yarı yerim bihaber
Dilim lâl sinem harap son durumum inkisar Kaldım gam meydanında velhasıl ben tığ teber Hadsiz ihtiyacım var İstanbul yaramı sar Bir hüzün sürgününü kaç kelime şerh eder Erguvan dallarının hayalleri hep yarım Takvim yapraklarıyla güne dökülür keder İstanbul gam çölünde tam yirmi dört ayarım İstanbul yaramı sar bunu kimse bilmesin Yedi nakış işlensin yaramın gergefine Ziyan yok gözyaşımı bir vefasız silmesin Gaibi Allah bilir belki de gam define Kızkulesi süzülsün sabah serinliğinde Kandil yansın dergâhın aşka dair yerinde Dertlerimiz kaybolsun Boğaz derinliğinde Leyla mı esen efkâr hep Mecnun’un serinde Bir Üsküdar akşamı Aziz Mahmut Hüdai Şeref versin dergâha dua etsin fakire Kessin günahlarımı tövbe denen fedai Mahal olmasın canda sise pusa ve kire Hüznümün rengini ben nakşettim hurufata Sar yaramı İstanbul ilâcım hüznüm olsun Yükleyim dertlerimi ılgar bir kula ata Sinede iman ile bu fani ömür dolsun… 13.06.2018 İbrahim Kilik |