KARA BEKLANIM (AĞA)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Yiğt Beklanımı çok zamansız ve genç yaşın da,ona doymadan kaybettik.Onun anısına hem şiir,hem ağıt.Yavrum ,mekanın cennet olsun ,nurlar için de yat.Biz son nefesimize kadar,Allah ne kadar ömür verdiyse ;byle bir tarafımız eksik,kol kanat kırık ,yasamaya çalışacağız.Hayat Dunya ,her şey seninle güzelmiş kımetini bilemedik.Hiç bir şey eskisi gibi değil; dunya malından ,her şeyden vaz geçtik,mutluluğu gülmyi artık unuttuk.
BEKLANIM (AĞA )
Artık yoksunki yiğidim. Ben kime oğlum diyeceğim. Ağa artık beni aramayacak. Oğlumdun,kardeşimdin arkadaşımdın,babamdın,her şeyimdin. Sensiz günler nasıl geçecek, ben sensizliğe nasıl dayuanırım yiğidim. Bu ömür nasıl bitecek. Arkam da karlı dağlar gibiydin. O dağlar yıkıldı , ben altında kaldım. Ben bu acıya nasıl dayanacağım. Her gün kor ateş gibi yanarım. Evlat acısını anlatırlardı ,üzülürdüm ama bu kadar yaktığını bilmezdim. Kolum kanadım kırık ,bir yanım eksik Hiçbir şey eskisi gibi değil. Her şey seninle güzelmiş,hayat ve yaşam. Ayakta durmaya çalışan bir ruh gibiyiz ,mutluluk ve gülmeyi unuttuk. Biz seninle böylemi konuşmuştuk. Hani çocuklarını biz büyütecektik, bize bırakacaktın. Seni nişanlınla beraber ,doğduğum köyüme götürecektim. Sana yaylaları gezdirip çocukluğumu anlatacaktım. Vay anasını yavrumu kaybedeceğim hiç aklıma gelmezdi. Bana bir şey olursa ,yiğidim , aileme bakar derdim. Hep sana derdim; sen kara ,nişanlın Aslı kara,çocuklarınız Zenci gibi olur derdik. Duygu,muzdan öğretip para istetecektin,hala hala diye..! Üçgün üç gece düğün yapacaktım. Davullar dövdürecektim. Sana süpriz yapıp Asenayı getirecektim. Hem bizi onurlandıracak ,hemde nikah şahidin olacaktı. Bütün hayallerim ,hepsi yarım kaldı. Akşam işten eve gelince 5,6 yaşlarındaydın. Evin dış kapısından başlardık; eski Türk filimlerindeki gibi ben sana Beko sen baba ,bunu defalarca yapardık. Nasıl da koşardın kollarıma ,akşamı zor ederdim,seni özlerdim. Beraber ,arkadaş gibi,işe çoğu zaman beraber giderdik. Sonra büyüdün;ben sana ağa sen bana Çömleçi derdin. Gözlerin de hep sevgi vardı,nasıl da masum ve temiz bakardın. Çünkü için de hiç hainlik ve kötülük yoktu. Sen kimseyi kırmazdın yok demeyi bilmezdin. Senssiz Ankara bana zindan geilr. Her tarafta beraber hatıralarımız var ,sen varsın. Bu gün eski mahalleye gittim,kimseyi göremedim. Bahçedeki bankın üstüne oturdum,eskisi gibi.Çok bekledim işten geliş saatini de gelmedin. Nasıl da karşıdan gözün de gözlüklerin ,aşardın. Allahım yavruma nazar değmesin derdim. Yoksa nazarmı değdi kimler sebep oldu yiğidim. Bahçeden yukarı doğru baktım,gözlerim hep seni aradı. Yoktun yiğid oğlum ,canım kara Beklanım. Bahçede o zamandan sadece derisi dökülen ,kırmızı koltuk kalmış. Ona bile hasret kalmışım ,ama senin hasretin çok başka . Gurbette değilsinki gününü saysam. Hasta değilsinki , iyilleşmeni umut etsem. Ateş düştüğü yeri yakarmış, hiçbir şey teselli etmez. Herkes kendi yolun da halimizi ,kimse bilmez. Diyar diyar aşsam gitsem. Başımı taşlara vursam. Bilmem yolumu şaşırdım ne yapsam. Dağları aşasım gelir . Yollara düşesim gelir. Kadere bak; kara Beklan,ım yaşam sahnesin de bu oyundamı vardı. Senden zanansız ayrılmak ve hergün hasretinle yanmak. Eskiden ağlardık,şimdi gün geçtikçe kor ateş içimizi yakar. Senin acını dindirecek hiçbir ilaç yok. Hakkari dağların da bir kırlangıç öterdi. Atmacalarmı yedi acep sesi neden kesildi. Anası bacısı .babası ona doymadı. Daha yaşı otuz ,muradını almadı, genç bir fidandı. Etme felek etme bu başımz,a gelen nasıl bir felaketti. Allah bir gün önce düşürmedi. Akşam konuştuk ,sabah sanki bir deprem oldu ,yavrum yok oldu. Dertlerini söylemedin, seni anlayamadık. Bize yaradanın bir hedisiymişin kıymetini bilemedik. Keşke yerine ben ölsem de ,sen yaşasaydın. 31 mayıs 2018 saat 23.50 Altındağ /ANKARA Hüseyin YAVUZKAN |