Bir sabah İstanbul
Sanki bir nur uyumuş cennetin efsunlu ve sır bahçelerinde.
Ve senin kubbenin altında uyanmış bu sabah. Bir mehabet seherin ufkunu sarmış, bürümüş İnlere kalmış daracık kıvrılan endamlı sokaklar. Cinler yürümüş.... Denizin gözyaşı yağmur ….Mendili yerlerde çamur... Hava taptaze bahar, şenliği durgun. Görülen manzara gönlüm gibi yorgun. Ruhum sana vurgun. Sana yanmış bu sabah… Boğazın gizli ve sessiz duyulan bestesini Martıların fil gibi çığlıkları yutmuş. Gece matemli rüyalarla biterken, Bu sedâ Üsküdar’ın nabzını tutmuş. Tepeden vaslını seyretmeye dalmış bakışım. Beni çalmış o muamma gibi çehren, Ruhumu örmüş nakışın. Ey şanlı boğaz! Fâtih’in îmâlı yüzü... Yine durgun akışın… Hani sen kız kulesi! Gamlı derya kızı sırsın hani sen... Hani kıskancı yüzünden deli bir şahın…. Hiç duymadı mahzun sesini Göklere yükseldi de âhın. Bitmiş gibi birden bire bitmez kederin... Niye sessizliğe gömdün sesini? Yanağından süzülen çilenin bestesini....? Bu bir anlık görünen durgunluğunu Tükenen bir acı sanmış bu sabah. Sana kanmış bu sabah Ta ötelerden ruhuma bir nur esiyor. Belki bir gamlı duanın rüzgarı bu...? Seherin hazzının esrarına dalmışta melekler Hû çekiyor hû... Bir ezan başlıyor Allah diyerek, Bir ezan inletiyor gökleri yerden, Bin ezan oluyor birden bire birden… İrkiliyor göklerin alnında melekler. Bu ezanlar hep bir ağızdan hep bir oluyor. Uyuyan gözlere şefkat Ruhlara vuslat İşte bu tekbir oluyor. Meğer efsanesi buymuş Şu mezarlardaki cansız uyuyan her bedene Yeni bir canmış bu sabah.. Gece esrarını kaldırıyor göklerin ufkundan. Yaklaşıp birden uzaklar yakına, Gölgeler kayboluyor. Şehre kan rengi bir elmas düşüyor. Toprak unutmuş gibi topraklığını.... Sarıvermiş güneşin rengi alevden yüzüne Bir nazlı tebessüm gibi parlaklığını. Aşkına ram olduğum imalara dalmış gecemin Bittiği anmış bu sabah. İstanbul’um...! İsmine esrarını sığdırmaya yetmez kalemim. Bir sevgi ki kalplerde yer etmiş... Bir sevgi ki kalbimde gülistan... Nasıl anlatsa dilim? Seni bilmem ki nasıl zikretse? Ben senin sevgini çöllerde bulanlar gibi buldum. Mecnun gibi Leyla gibi yandım sana ben. Ferhat gibi olmaz görünen bir deli histen buldum. Mevlana gibi olsun diye aşkım Yandım döndüm sana ben Ağlayan ney gibi tılsımla büründüm senin aşkınla. Ağlayan ney gibi tenhalara ait Bir uhrevi sesten buldum. Sanki fatih beni almıştı o gün Sanki ben İstanbul’dum İstanbul! sevgi bağım! Ben böyleyim işte... Ya senin cilvelerin? Ya bu sabah…? Gönlüme her bitişin ardıyla gelen Yeni bir leyla gibi Yeni bir sevda gibi sanki... Ey güzelin sahibi Rabbim,yüce Mevla’m! Ne güzel bir akan en tatlı zamanmış Ne güzel bir heyecanmış bu sabah… İstanbul’um! Nurunda pınarından kanayan her dudağın izi var sanki... Her gören sevdalı gözün bir yük sözü var sanki. Var olan efsanelerin gözü var sanki. Şimdi çehrene baktımda... Karşımda bütün güzelliklerin yüzü var sanki… Ne kadar fecrine gün doğsa da solmaz bu sabah Mahşere dek Fatihlerinin namına ölmez bu sabah Ah benim nazlı canım, Sevgilim, İstanbul’um ah Sende Leyla huyu varken Bana kalmaz bu sabah… Fethullah EKŞİ |
saygılar sunuyorum.